3. ÜNİTE DOĞA VE İNSAN
3.1. SU VE HAYAT
- Canlılar yaşamsal faaliyetlerini devam ettirebilmeleri için hava, su, ısı ve besin maddelerine ihtiyaç duyarlar.
- Yetişkin bir insan genel olarak, yalnız su içerek haftalarca, su olmadan günlerce, oksijen olmadan sadece dakikalarca yaşayabilir. Bu nedenle su, oksijenden sonra yaşamsal açıdan ikinci önceliklidir.
- Kanımızın yaklaşık %83’ü, kaslarımızın yaklaşık %75’i, kemiklerimizin yaklaşık %22’si sudur.
- Bir çok canlının yaşam alanı sudur. Balıklar, yosunlar vb. deniz canlıları suda çözünmüş besin maddeleri ile beslenirler .
- Gezegenimizin yaklaşık %75’i sudur. Yerüstü suları olarak bilinen denizler, okyanuslar, nehirler ve göllerde bulunan su, buharlaşarak atmosferkarışır. Atmosferde soğuk havayla karşılaştığında yoğuşur ve yağış olarak yeryüzüne tekrar inerek su döngüsünü oluşturur.
- Göller, denizler ve okyanuslar karalarda aşırı sıcaklık değişimlerini önler ve sıcaklığı ayarlamaya yardımcı olur.
- Göller ve nehirler üstten alta doğru donar. Donmuş kısım su içinde yalıtım sağlar. Göl yüzeyi donmuş olsa bile altında yaşam devam eder. Buzulların yüzmesi sebebiyle birçok kara parçası, sular altında kalmaz.
- Su, yeryüzünün şekillenmesinde ve toprak oluşumunda da büyük rol oynar.
- Canlıların ihtiyacı olan birçok mineral suda çözünmüş olarak bulunur.
- Canlı organizmalarda besin maddeleri su yoluyla hücrelere, diğer dokulara taşınır. Besinlerin sindirimi ve atık maddelerin dışarı atılması sağlanır.
Suyun vücuttaki görevi oldukça
fazladır:
- Vücut sıcaklığını düzenler.
- Böbreklerin çalışmasına ve böbrek sağlığının korunmasına yardımcı olur.
- Derinin nemlenmesini sağlar, erken yaşlanmayı geciktirir.
- Besinlerin taşınması, vücut için gerekli olan enerji, doku onarımı gibi birçok süreçte suya ihtiyaç duyulur.
Yeterince su içilmediğinde kandaki su miktarı azalır.
Suyun azalması ile oluşan susuzluk belirtileri: ağız
kuruluğu, yorgunluk, endişe ve hassasiyet, koyu sarı
idrar, cilt kuruluğu, kabızlık, baş dönmesi, baş ağrısı, ağız
kokusu, tatlı isteği, kas krampları ve benzeridir.
Su yaşamsal özellikleri yanında temizlikte, kaplıcalarda, taşımacılıkta,
hidroelektrik santrallerde elektrik enerjisi elde etmede ve jeotermal sistemlerde
ısı kaynağı olarak kullanılmaktadır.
Su kaynaklarının hızla tüketilmesiyle hepimizin kuraklıktan etkileneceği bir
gelecek kaygı vericidir. Böyle bir gelecekte:
- Su kaynaklarının azalması yaşamı olumsuz etkiler. Çevredeki su kaynaklarının azalması ile bitki türleri yok olur. Besin zinciri ve ortamın biyolojik dengesi bozulur.
- Hidroelektrik ve jeotermal santrallerden sağlanan enerji üretiminin kısılmasına neden olur.
- İklimler değişir. Çevre zamanla çölleşir.
Su tasarrufu ile ilgili alınabilecek bazı önlemler aşağıdaki
gibi sıralanabilir:
- Bilinçli su tüketimi gerçekleştirilmelidir.
- Tarımsal, endüstriyel, evsel ve diğer kaynaklı su kirliliği azaltılmalıdır.
- Atık sular arıtılarak tekrar kullanıma sunulmalıdır.
Suyun Sertlik ve Yumuşaklık Özellikleri
Minerallerden özellikle kalsiyum(Ca) ve magnezyum(Mg) tuzları
önemlidir. Yüksek miktarda kalsiyum iyonu(Ca2+) ve magnezyum iyonu(Mg2+)
içeren suya sert su denir. Ca2+ ve Mg2+ miktarı az olan suya ise yumuşak su
denir.
Sert suyun özellikleri aşağıdaki gibi sıralanabilir:
- Kaynatıldığında dibinde kireç tortusu bırakır.
- Demlenen çay bulanık olur ve demliklerde oluşan kireç enerji kaybına sebep olur.
- Sert suda sabun ve deterjan köpük oluşumu azalır ve yıkanan yüzeyde katı bir tabaka oluşur. Bu da yıkanan yüzeylerin, donuk ve kirli görünmesine neden olur.
- Çamaşırları grileştirir.
- Banyo ve mutfak eşyalarında leke ve çizgi oluşturur.
- Çamaşır makinesi, bulaşık makinesi, su ısıtıcı vb. araçlarda bulunan parçaları yıpratır.
- Su borularında biriken kireç tortuları boru tıkanıklıklarına ve delinmelerine sebep olur.
- Sert su cildi tahriş eder, saçları sertleştirir.
- İçimi sert suya göre daha iyidir.
- Sabun ve deterjan tüketimini azaltır.
- Makinelerin ömrünü uzatır.
- Sert suya göre su borularına daha az zarar verir.
3.2. ÇEVRE KİMYASI
Soluk alıp verdiğimiz hava, ayağımızı bastığımız toprak, içtiğimiz su, kısaca
yaşamımızı sürdürdüğümüz fiziksel ortam ve bu ortamı paylaştığımız tüm
canlılar çevremizi oluşturur.
Çevreye olumsuz etkisi olan her madde kimyasal kirleticidir.
Çevremize zarar veren bu etkenler üç alanda incelenebilir. Bunlar:
- Hava Kirliliği
- Su Kirliliği
- Toprak Kirliliğidir.
Hava Kirliliği
Bu katmanda bulunan havanın doğal bileşiminde
değişen oranlarda bir kısım nem (H2O) ile birlikte,
%78 azot (N2), %21 oksijen (O2) ,%0,93 argon (Ar),
%0,03 karbondioksit ve diğer gazlar bulunur. Bu
oranın bozulmasına neden olan havadaki yabancı
maddelerin, normalin üzerinde miktar ve yoğunluğa
ulaşmasına hava kirliliği denir.
- Hava kirliliğine en çok neden olan kimyasal kirleticiler; azot oksitler, karbon dioksit ve kükürt oksitleridir
- Hava kirliliği canlıların sağlığına olumsuz etki eder.
- .SO3 , SO2 , NO2 , NO vb. gazlar havadaki su buharı(H2 O) ile birleştiğinde asit yağmurlarını oluşturur.
- Asit yağmurları insan ve hayvanların solunum yolunda tahrişlere ve solunum yolu hastalıklarına yol açar. Tarihi eserlerin ve heykellerin de zamanla dokusunun bozularak tahrip olmalarına neden olur.
- Atmosferde bulunan gazların (H2O, CO2 gibi) ısıyı geçirme ve tutma özelliğine sera etkisi denir.Sera etkisi yaşam için gerekli olan ısı aralığının korunması için önemlidir.
- Kullanım için rüzgâr, su, güneş enerjisi gibi temiz enerji kaynaklarını seçilmeli.
- Yeşil alanlar artırılmalı.
- Çöplerden geri dönüşüm sağlanmalı.
- Fabrika bacalarına ve taşıt egzozlarına filtre takılmalı.
- Ulaşımda mümkün olduğunca toplu taşıma kullanılmalı.
- Daha az yakıt kullanımı için binalara ısı yalıtımı yapılmalı.
- Bacalar düzenli olarak temizlenerek tam yanma sağlanmalı.
- Doğal hava akımlarına uygun şehirleşme projeleri geliştirilmelidir.
Su kirliliğini önlemek için:
- Atık sular arıtılmalı,
- Tarımda kullanılan gübre ve ilaçlar denetlenmeli,
- Baca gazları filtrelenmeli,
- Dere ve göl sularının kirliliği tespit edilerek daha iyi duruma getirilmelidir.
Toprak Kirliliği
Toprak kirliliği dolaylı yoldan insanların ve diğer canlıların hayatını olumsuz
etkiler.
Toprak kirliliğini önlemenin yolları:
- Verimli tarım arazileri yerleşime açılmamalı ve sanayi tesisleri bu alanlarda kurulmamalıdır.
- Toprağın aşırı sulanması, yanlış işlenmesi ve uygun olmayan bitki ekimi yapılmamalıdır.
- Atıklar geri dönüştürülmeli, sular arıtılmalıdır.
- Tarım ilaçları ve gübrelemede yanlış uygulamalar önlenmelidir.
- Erozyonu önleyici tedbirler alınmalıdır. Kentlerdeki yeşil alanlar ile ormanlık alanlar çoğaltılmalıdır.
Çevreye Zararlı Maddelerin Etkilerinin Azaltılması
Bir fabrika yakınında bulunan bir dere ya da akarsuyun renginin bulanık
olması ya da bir şehrin çöp toplama alanında havaya yayılan kokular o bölgede
hava kirliliğinin sinyallerini verir.
Fabrika bacalarından, araçların egzoz
borularından çıkan gazlar havayı dolayısıyla da atmosferi kirletir. Atmosfer,
Güneşten gelen zararlı ışınlardan canlıları koruduğundan canlılar için hayati
önem taşır.
Çevreye ve
atmosfere zararlı maddelerin kullanımı ile ilgili çözüm önerileri aşağıdaki gibi
sıralanabilir:
- Temiz enerji kaynakları kullanımı yaygınlaşarak fosil yakıtların kullanımı azaltılmalıdır.
- Fabrika bacaları filtrelenmelidir.
- Çöplerin geri dönüşümü yaygınlaştırılmalıdır.
- Endüstriyel atıklar, piller geri dönüşümle kazandırılmalıdır.
- Tarımda gübre kullanımı ve ilaçlama konusunda çiftçi bilinçlendirilerek denetimler yapılmalıdır.
- Isıtma ve soğutmada kullanılan araçlarda çevreye zararlı gazların kullanımı azaltılmalıdır.
- Ozon tabakasına zarar veren CFC gazları kullanılmamalıdır.
3. ÜNİTEDE BİTTİ :))
0 Yorumlar