3. ÜNİTE ŞİİR ÖZET
TANZİMAT DÖNEMİ’NDE ŞİİR
Tanzimat Dönemi’nde şiir konularında değişiklik olmuş ancak teknik bakımdan divan
şiirinden çok ayrılamamıştır.
- Divan şiirindeki parça bütünlüğü yerine konu bütünlüğü esas alınmıştır.
- Aruz ölçüsü kullanılmıştır.
- Hem biçim hem konu bakımından eski şiirden uzaklaşmaya çalışmışlar ancak bunda başarı sağlayamamışlardır.
- Yeni nazım biçimlerinin yanında divan şiiri nazım biçimleri (gazel, terkibibent, kıta) de kullanılmıştır.
- Şairler; dili yalınlaştırmaya çalışmış, konuşma dili ve anlatımına yönelmişlerdir. Dilde sadeleşme fikri savunulmuş ancak başarılı olunamamıştır.
- Tanzimat şiiri iki dönemde incelenir.
- Aruz ölçüsü kullanılmış, hece ölçüsü ise deneme aşamasında kalmıştır.
- Tanzimat şiirinin I. döneminde “gazel, kaside, terkibibent” gibi nazım biçimleri, II. dönemde Fransız şiirinin etkisiyle yeni biçimler kullanılmıştır.
- Tanzimat şiirinin I. döneminde dil biraz sade, II. dönemdeki dil daha ağırdır.
- Tanzimat şiirinin I. döneminde siyasal ve toplumsal sorunlar, II. dönemde bireysel ve duygusal konular işlenmiştir.
- Tanzimat şiirinin I. dönem şiiri dışa (toplumsal konular), II. dönem şiiri içe dönüktür (bireysel konular).
- Tanzimat I. dönem şairleri kanun, düzen, adalet, özgürlük, esaret, millet, vatan, bayrak gibi temaları; II. dönem şairleri ise şiirin konusunu genişleterek bireysel konuları işlemişlerdir.
Namık Kemal (1840-1888): “Vaveylâ, Hürriyet Kasidesi, Vatan Mersiyesi, Hilâl-i Osmanî” meşhur
şiirlerindendir.
ESERLERİ: “Vatan yahut Silistre, Gülnihal, Zavallı Çocuk, Akif Bey (tiyatro), İntibah,
Cezmi (roman), Tahrib-i Harâbât, Takip (eleştiri)...
SERVETİFÜNUN DÖNEMİ’NDE ŞİİR
1896 yılında Recaizade Mahmut Ekrem’in teşvikiyle Tevfik Fikret’in Servet-i Fünun
dergisinin başına geçmesi, önceleri bilim teknik alanında yazılar çıkan bu derginin bir
edebiyat dergisine dönüşmesi Servetifünun Dönemi’ni başlatmıştır.
- 1901 yılına kadar aralıksız devam eden Servet-i Fünun dergisi, Hüseyin Cahit Yalçın’ın Fransızcadan çevirdiği “Edebiyat ve Hukuk” makalesi üzerine kapatılmıştır.
- Servetifünun şiirinin en belirgin özelliği dilidir.
- Bu dönemde ağır, sanatlı ve kapalı bir dil tercih edilmiş, estetik anlayışlarına uygun ve müzikalite yönünden ahenkli kelimeler, tamlamalar kullanılmıştır.
- Fransız şiirinin etkisiyle yeni imgelere yer verilmiş, bunun için o güne kadar kullanılmamış kelimeler, yeni üretilen tamlamalar tercih edilmiştir.
- Servetifünun şiirinin temelini hayal-hakikat çatışması oluşturur. Şairler, hayali gerçeğe tercih ederler; gerçeklerden kaçıp hayallere sığınırlar.
- Konular çoğu zaman, romantik bir atmosfer içinde ele alınmıştır; küçük şeyler ve eşya üzerine şiir yazma modası, onları büyük ve önemli konularda eser vermekten uzaklaştırmıştır.
- • Eski şiirde anlam bir dize veya beyit içinde tamamlanırdı. Servetifünun Dönemi’nde ise şiir cümlesi bir dizeden başlayıp daha sonraki dizelere, hatta şiirin bütününe yayılmış (anjanbuman), nazım; nesre ve konuşma diline yaklaştırılmış, bunun sonucunda şiirle düzyazı arasında bir tür olan mensur şiir doğmuştur.
- Şiirde tasvirlere geniş yer verilmiş, gözleme dayalı gerçekçi ya da tabloya dayalı doğa manzarası biçiminde şiirler yazılmıştır. Tablo altına yazılan bu şiirlere pitoresk (resimsi) şiir denir.
- Bu dönem şairleri parnasizm ve sembolizm akımından etkilenmiştir.
Aşk ve tabiat temalarını işleyen Fecriati sanatçılarının konuyu ele alış biçimleri; romantik ve
gerçekten uzaktır. Şiirlerinde bireylerin psikolojik sorunlarına da yer verdiler.
Sanat anlayışları, dil ve üslup yönünden Servetifünun edebiyatına benzeyen Fecriati
şairleri, şiirlerinde ağır, süslü bir dil kullanmışlar; Arapça, Farsça kelime ve tamlamalara
sıkça yer vermişlerdir.
Tevfik Fikret (1867-1915) ESERLERİ: Rübâb-ı Şikeste, Halûk’un Defteri, Rübabın Cevabı, Şermin (şiir)...
SAF ŞİİR ANLAYIŞI
Saf şiir anlayışı, şiirde dili her şeyin üstünde tutan sembolist estetikten hareketle ortaya
çıkmıştır. Batı edebiyatında Paul Valery (Pol Valeri), Stephane Mallerme (Stefan Malermö)
gibi şairler tarafından geliştirilmiştir.
Türk edebiyatında bu şiir anlayışının öncüleri Ahmet Haşim ve Yahya Kemal Beyatlı’dır. Cumhuriyet Dönemi’nde Ahmet Hamdi Tanpınar, Ahmet Muhip Dıranas, Asaf
Halet Çelebi, Necip Fazıl Kısakürek, Cahit Sıtkı Tarancı, Ziya Osman Saba gibi sanatçılar
saf şiir anlayışına göre şiirler yazmışlardır.
Saf şiir anlayışının başlıca özellikleri şunlardır:
- İdeolojilerin çok baskın olduğu bir dönemde şiiri fikirden kurtarıp gerçek ve saf hâline ulaştırmaya çalışmışlardır.
- Ölüm, aşk, yalnızlık, metafizik, tabiat sevgisi, yaşama arzusu gibi tüm insanlığı ilgilendiren temaları işlemişlerdir.
- Şiirde didaktikten uzak durmuşlar, musikiden yararlanarak estetik tavrı öne çıkarmışlardır.
- “Sanat, sanat içindir.” anlayışıyla şiir yazmışlardır.
- Sembolist şairlerin görüş ve şiirlerinden etkilenmişlerdir.
- Şiirde ahenge önem vermiş; söyleyiş tarzı, ritim, kafiye, aliterasyon gibi ses benzerliklerinden yararlanmışlardır.
- “Şiiri soylu bir sanat” kabul eden şairler; şiiri anlaşılmak için değil duyulmak, hissedilmek için yazmışlardır.
Yahya Kemal Beyatlı (1884-1958) ESERLERİ: Kendi Gök Kubbemiz, Eski Şiirin Rüzgârıyle, Rubailer ve Hayyam Rubailerini
Türkçe Söyleyiş (şiir); Aziz İstanbul, Eğil Dağlar, Siyasi Hikâyeler, Siyasi ve Edebî
Portreler, Edebiyata Dair, Çocukluğum Gençliğim ve Edebî Hatıralarım (düzyazı)...
MİLLÎ EDEBİYAT DÖNEMİ’NDE ŞİİR
- Millî edebiyat şairleri şiiri, “yalnız sanatçıya ait şahsi bir mesele, estetik bir haz vasıtası” olarak gördüler.
- Bu yönüyle Fecriati’nin bireysel sanat anlayışından pek de farklılık gösteremediler.
- Yalnız “Yeni Lisan” makalesinde savunulan dil anlayışı ve hece ölçüsünü benimsemeleri onları Fecriati şairlerinde ayırmıştır.
- Bir yandan Tahsin Nahit ve Cenap Şahabettin gibi sanatçılar Servetifünun zevk ve anlayışını sürdürürken diğer yandan üç tür şiir anlayışı ortaya çıkar.
- Ziya Gökalp ve Mehmet Emin Yurdakul gibi şairler sade dil ve hece ölçüsüyle şiirler yazdı.
- Yahya Kemal ve Ahmet Haşim saf (öz) şiir anlayışını benimsedi.
- Mehmet Âkif Ersoy ise halkın yaşayış tarzını ve değerlerini anlatan manzumeler yazdı.
- Toplum için sanat anlayışını savundular.
- İstanbul Türkçesi esas olarak sade bir Türkçeyle yazdılar.
- Halk şiirini kaynak olarak benimseyen şairler hece ölçüsünü kullandılar.
- Millî kültür ve millî tarihle ilgili konular ele alınarak milliyetçi şiirler yazdılar.
- Şiirlerinde imgelere fazla yer vermediler.
- Tam ve zengin kafiyenin yanında yarım kafiyeyi de kullandılar.
Mehmet Emin Yurdakul (1869-1944) ESERLERİ: Türkçe Şiirler, Türk Sazı, Ey Türk Uyan, Tan Sesleri, Ordunun Destanı,
Turana Doğru (şiir)...
CUMHURİYET DÖNEMİ’NDE ŞİİR
Beş Hececiler Cumhuriyet Dönemi’nin ilk yıllarında millî edebiyat anlayışını yansıtan şiirler yazdılar. Sade bir Türkçe ve hece ölçüsüyle etkileyici şiirler yazdılar.
- Cumhuriyet Dönemi’nde kahramanlık duygularını kamçılayan temaları, lirizmin egemen olduğu bir söyleyişle okuyuculara aktardılar.
- Destansı söyleyişler, nutuk havası taşıyan didaktik şiirler yazdılar.
- Halk şiiri geleneğinden beslendiler.
- Anadolu’yu, Anadolu insanı ve millet sevgisini yücelten eserler veren sanatçılar, biçim ve içerik açısından büyük değişiklikler yaptılar.
- Kemalettin Kamu, Behçet Kemal, Ahmet Kutsi, Ömer Bedrettin gibi şairler Beş Hececiler’in izinden giderek duygusal bir anlatımla Anadolu’yu övmüşlerdir.
- Yine Nazım Hikmet, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Cahit Külebi gibi şairler Anadolu’yu gerçekçi biçimde yansıtmışlardır.
- Bu dönemde çeşitli şiir toplulukları (Garip Hareketi, İkinci Yeni) ve anlayışları (saf şiir anlayışını sürdüren şiir, serbest nazım ve toplumcu şiir, millî edebiyat zevk ve anlayışını sürdüren şiir, garip dışında yeniliği sürdüren şiir, ikinci yeni sonrası toplumcu şiir, 1980 sonrası şiir, cumhuriyet döneminde halk şiiri) ortaya çıkmıştır.
BEŞ HECECİLER
Faruk Nafiz Çamlıbel, Enis Behiç Koryürek, Halit Fahri Ozansoy, Orhan Seyfi Orhon
ve Yusuf Ziya Ortaç; Ziya Gökalp’in başlattığı “halka doğru” düşüncesinden yola çıkarak
yurt güzelliklerinden ve yerli hayattan seçtikleri konuları işlemişlerdir.
Memleket sevgisi, yurt güzellikleri, kahramanlık
ve yiğitlik işledikleri başlıca konulardır.
Faruk Nafiz Çamlıbel (1898-1973) ESERLERİ: Gönülden Gönüle, Çoban Çeşmesi, Suda Halkalar, Bir Ömür Böyle Geçti,
Akıncı Türküleri, Han Duvarları (şiir); Canavar, Özyurt, Akın (tiyatro); Yıldız Yağmuru
(roman)...
TÜRK DÜNYASI EDEBİYATINDA ŞİİR
Bugün yeryüzünde yedi bağımsız devlet, on muhtar cumhuriyet, üç muhtar vilâyet
olmak üzere kırk iki ayrı coğrafyada Türkçe konuşulmaktadır. Belirlemelere göre, günümüzde Türkçe konuşan insan sayısı iki yüz elli milyon civarındadır.
Türkiye, Azerbaycan, Kıbrıs, Irak, Bulgaristan, Yugoslavya, Batı Trakya, Gagavuz
Türkleri Batı Türkleridir; Türkiye Türkçesini örnek almışlardır.
Kırım, Tatar, Kırgızistan,
Türkmenistan, Özbekistan, Kazakistan, Uygur, Çuvaş, Yakut, Altay Türkleri doğu
Türkleridir; genelde Çağatay Türkçesini, sonra da onun devamı olan Özbek Türkçesini
örnek almışlardır.
Hemen her Türk boyu,
lehçe ve ağız farklarını kullanarak farklı bir edebî dil meydana getirmiş, eserlerini bu dille
vermeye başlamıştır. Bu dönemde, totaliter
idareler altındaki Türk toplumlarının yetiştirdiği yazar ve şairlerden pek çoğu hapse
atılmış, sürgüne gönderilmiştir.
Bütün bu engellemelere rağmen şöhreti kendi ülkesinin sınırları dışına ulaşmış sanatçılar
yetişmiştir. Cengiz Aytmatov, Cengiz Dağcı, Muhammed Hüseyin Şehriyar, Bahtiyar
Vahapzade, Recep Küpçü, Abdülhamit Süleymanoğlu Çolpan, Nimetullah Hafız
bunlardan birkaçıdır.
Bahtiyar Vahabzade (1925-2009) ESERLERİ: Menim Dostlarım, Çınar, Aylı Geceler (şiir); Vicdan, Yağıştan Sonra, Feryat
(tiyatro)...
DİL BİLGİSİ
2. Cümlenin Yardımcı Ögeleri: Bir cümledeki yargıyı çeşitli yönlerden tamamlayan, açıklayan ve geliştiren ögelere yardımcı öge denir. Cümlenin yardımcı ögeleri nesne, dolaylı tümleç ve zarf tümlecidir.A. Nesne (Düz Tümleç): Öznenin yaptığı işten, hareketten etkilenen unsura nesne denir.
1. Belirtili Nesne: İsmin “-ı, -i, -u, -ü” (gösterme, belirtme) durum ekini alır. Cümlede belirtili nesneyi bulabilmek için yükleme, “kimi, neyi, nereyi” sorularından uygun olanı yöneltilir.
2. Belirtisiz Nesne: İsmin “-ı, -i, -u, -ü” durum ekini almayan nesnedir. Cümlede belirtisiz nesneyi bulabilmek için yükleme özne bulunduktan sonra “ne, kim” sorularından uygun olanı yöneltilir.
Kaynak: http://aok.meb.gov.tr/kitap/aol-kitap/Turk-Dili-ve-Edebiyati/Turk-Dili-ve-Edebiyati-5/edebiyat_5.pdf
3.ÜNİTEDE BİTTİ :))
ÇIKMIŞ SORULAR ÜZERİNDEN TESTLERİ ÇÖZMEYİ İHMAL ETMEYİNİZ...
0 Yorumlar