3. ÜNİTE ÇEVRE VE TOPLUM ÖZET
3. DOĞAL ÇEVRE
Doğal çevre, insanların ve diğer canlıların yaşamları boyunca karşılıklı olarak etkileşim
içinde bulunduğu, biyolojik, kimyasal, sosyal, ekonomik ve kültürel bütün faaliyetlerini
devam ettirdiği bir ortamdır.
- Ekosistem olarak da isimlendirilen bu çevrede, canlı ve cansız varlıklar bir arada etkileşim hâlindedir.
- Uygarlık tarihi boyunca insan, sahip olduğu akıl gücü sayesinde etkileşim içinde olduğu çevreyi sürekli şekillendirmeye ve değiştirmeye çalışmıştır. Bu durum insanlığın ortaya çıkmasından günümüze kadar yaşadığı doğaya hükmedebilme arzusundan kaynaklanmaktadır.
- İnsanların çevreye olan etkileri önceleri daha azdı çünkü nüfus azdı, sanayi bugünkü gibi gelişmemişti. Tahribatın az olmasından dolayı doğa kendini daha kolay yenileyebilmekteydi.
- Sanayi devrimiyle birlikte insanın doğaya olan etkisi en yüksek seviyeye çıkmıştır.
- Doğal kaynaklar üzerindeki bu aşırı baskı ve her şeye rağmen gelişme hırsı, büyük çevre sorunlarının başlangıcı olmuştur.
İnsan, yaşadığı çevreyi ihtiyaçları doğrultusunda sürekli olarak değiştirmekte ve
doğanın kendisine sunduğu imkânları hem kullanmakta hem de değişikliğe uğratmaktadır.
İnsanların doğal çevreye olan etkileri ilk olarak beslenme ve barınmayla
ortaya çıkmıştır. İlerleyen zamanlarda yerleşik hayata geçmiş böylece insanın doğal
çevre üzerindeki etkisi artarak devam etmiştir.
*Yerleşim yeri seçerken coğrafi koşulların uygun olduğu yerler her zaman tercih sebebi
olmuştur.
- Yerleşim yerlerinin belirlenmesinde önemli bir tercih sebebi de sudur. Su ve verimli toprakların bulunduğu, tarım koşullarının elverişli olduğu Ganj, İndus, Fırat, Nil gibi akarsu havzaları ilk yerleşim alanlarına örnektir.Buralarda dönemin büyük yerleşim yerleri ortaya çıkmıştır.
- İnsan doğadaki tatlı su kaynaklarını ihtiyaçları doğrultusunda kullanmak amacıyla göletler, sulama kanalları, barajlar inşa etmişlerdir.
- Hidroelektrik santralleri, termik santraller yaparak elektrik enerjisi üretmişlerdir.
- Sulardan, topraktan, hayvanlardan, bitkilerden, madenlerden elde edilen maddeleri geçmişten günümüze ihtiyaçları doğrultusunda kullanan insan, doğanın kendisine sunduğu çevreyi tahrip etme yolunda hızla ilerlemektedir.
- Mağaralar insanların ilk yerleşim yeri olmuştur. Böylece yabani hayvanlardan gelecek tehlikelerden kendilerini korumuşlardır.
- Zamanla yerleşik hayata geçen insan doğadaki malzemeleri kullanarak barınaklar yapmışlardır. İlk zamanlar etraflarında bulunan taş, toprak, çakıl ve ağaçları kullanmışlardır. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte doğal malzemelerin yerini demir ve çimento almıştır.
- Yüzyıl öncesine kadar daha düşük ve basit yöntemler ile gerçekleştirilen ulaşım günümüzde çok büyük ilerlemeler göstermiştir.
- Geçen her yüzyıl sonrasında gelişen tekniklerin kullanıldığı kara yolu, limanlar, hava alanları, demir yolları yaparak doğal çevreyi kullanmışlardır.
- Ülkemizde son yıllarda yapılan Karadeniz sahil yolu, Ordu - Giresun Hava Limanı, Marmaray, Avrasya Tüneli buna en güzel örnektir.
- İstanbul Boğazı’nın iki yakasını birbirine bağlayan diğer bir önemli ulaşım ağı ise Avrasya Tüneli’ dir. Tünel, Asya ve Avrupa’ yı iki katlı kara yolu tüneli ile birbirine bağlamaktadır. Toplam uzunluğu 14.6 km olan tünelin 5,6 km’lik bölümü deniz tabanının altından geçmektedir.
- Hem Türkiye’ de hem de uluslararası anlamda ulaşım kolaylığı sağlayarak hizmet veren diğer bir hat da Osman Gazi Köprüsü’ dür. İzmit Körfezi üzerine inşa edilen köprünün uzunluğu 2,652 m’ dir. Üç gidiş, üç dönüş şeritli kara yolu ile insanlar daha kısa zamanda ve daha güvenli bir ulaşım imkânına kavuşmuştur.
- Ülkemizde ulaşımı güçleştiren en önemli doğal etken yeryüzü şekilleridir.
3.2 İNSANIN DOĞAYA ETKİSİ
İçinde bulunduğumuz dönem, dünya tarihinin en hızlı ilerleme ve gelişmelerine
sahne olmaktadır. Aklını kullanarak büyük buluşlar gerçekleştiren insanoğlu her geçen
gün yeni eserler ortaya koymaktadır.
Bilgi birikimi ve yaptığı buluşlarla sanayi devrimini
gerçekleştirmiş, insan gücünün yerini makine gücü ile çalışan atölye ve fabrikalar
almıştır.
Gelişen sanayi ile yoğun üretimler gerçekleştirilmekte ve güçlü ekonomiler
oluşturulmaktadır. Bütün bu gelişmeler gerçekleştirilirken doğal zenginlik kaynakları
da hızla tüketilmektedir.
3.2.1 Sanayi kirliliği
- Sanayileşme, insanın daha çok üretme ve doğal çevreye egemen olma çabasının bir ürünüdür.
- Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde hızla yaygınlaşmaktadır.
- Sanayi daha çok coğrafi şartların elverişli olduğu yani ulaşımın kolay, doğal kaynakların ve iklimin elverişli olduğu alanlarda yaygınlaşmıştır.
- Verimli tarım alanlarına kurulan sanayi ve enerji tesisleri doğal ortamın bozulmasına neden olmaktadır.
- Fabrika bacalarından çıkan zehirli atıkların atmosfere karışması insan sağlığını olumsuz etkilediği gibi yağışlarla birlikte tekrar toprağa, denizlere, göllere ve akarsulara da karışması sonucu bütün canlıları da olumsuz etkillemektedir
- Işık kirliliği genel olarak yapay ışık kaynaklarının aşırı derecede kullanılması sonucu ortaya çıkan bir kirlilik türüdür.
- Özellikle büyük şehirlerde güvenlik amacıyla yolların, sokakların ve caddelerin aydınlatılması, park ve bahçelerde, açık alanlarda güçlü aydınlatıcıların kullanılması, bunların yanında, araba farları, mekânlardaki ışıklandırmalar ve bina aydınlatmaları, gökyüzüne yayılan ışık miktarını sürekli artmaktadır.
- Yanlış aydınlatmalar gökyüzünün olağan görüntüsünü bozmaktadır.
- Yapay ışıkların yanlış kullanılması atmosferde bulunan toz taneciklerine ve moleküllere çarparak gökyüzünün doğal fonunu bozmakta parlak bir hâle getirmektedir.
- Özellikle nükleer enerji üretiminde meydana gelen radyoaktif maddelerin ayrışması sonucunda geriye kalan ürünlerdir.
- Radyoaktif kirlenmeye neden olan en etkin kaynaklar nükleer enerji santralleri ve silah üreten fabrikalardır. Bu santrallerde meydana gelen radyoaktif atıklar, yaymış oldukları elektronlarla havayı, suyu, toprağı kirletmekte ve bitkilere zarar vermektedir.
- Böylece besin zinciri yoluyla bu besinleri tüketen hayvanlara daha sonrada insanlara çok kolay ve hızlı bir şekilde geçmesi, radyoaktif kirlenmenin en tehlikeli özelliğidir.
- Dünyamızın akciğerleri olan ormanlar bilinçsizce tahrip edilmekte, özellikle yangınlarla her yıl binlerce hektar orman yok olmaktadır.
- Tüm canlıların yaşamı için son derece önemli olan ormanlar, iklimi düzenler, insanların ruh sağlığını olumlu etkiler ve doğa sevgisini aşılar.
- Ülkemizin önemli zenginlik kaynaklarından olan ormanların ülke ekonomisine de birçok katkısı vardır.
- Ormanları korumak geleceğimizi garanti altına almaktır.
- Nüfusun hızla artması beraberinde sanayinin hızla gelişmesine ve kalabalık kentlerin ortaya çıkmasına neden olmaktadır.
- Artan nüfusun ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla sayıları gün geçtikçe artan sanayi kuruluşları- nın katı, sıvı ve gaz atıklarının arıtılmadan doğaya bırakılması, tarım ilaçları ve kimyasal gübrelerin bilinçsizce kullanılması suları kirletmektedir.
- Kanalizasyon sularının doğaya bırakılması, nükleer atıklar, kimyasal maddeler, asit yağmurları ve çöplerden sızan maddelerde suları kirletmektedir.
- Su kirliliği her geçen gün dünyamızı daha fazla tehdit etmekte çeşitli canlı türlerinin ve biyolojik toplulukların yok olmasına neden olmaktadır.
- Toprak, canlıların beslendiği, barındığı ve üzerinde yaşadığı yerdir. Yaşamın kaynağıdır. Bu sebeple toprak dilimizde, ana olarak vurgulanmıştır.
- Toprak, tıpkı su ve hava gibi, canlıların yaşaması yani ekolojik dengenin sağlanması ve devamlılığı açısından son derece önemlidir.
- Toprağın üst tabakası, insanların ve diğer canlıların beslenmesinde temel kaynak olduğu gibi yer altı sularının oluşumuna da zemin hazırlamaktadır.
- Sanayi için de ham madde kaynağı olan toprak, ekonomiye katkı sağlar.
- Toprak, maalesef kimyasal atıklarla kirletilmekte ve tarım dışı kullanılmaktadır.
- İnsanlığın, doğal kaynakları israfı ve doğayı tahribatı karşısında doğanın kendini yenileyebilmesi oldukça zorlaşmıştır. Mevsimlerin değişmesi, buzulların erimesi doğal dengenin bozulduğunun en önemli göstergesidir.
- Ormanlarımız acımasızca katledilmekte, denizler kirletilmektedir.
- Soluduğumuz hava zehirle yüklenmekte, kulaklarımız, gözlerimiz ve beynimiz; gürültü, beton ve metal kirliliği ile doldurulmaktadır.
- Toprak kirliliği büyük bir felakettir. Bu kötü gidişe dur demenin yolu ise insanların en kısa zamanda alışılagelmiş düşünce ve davranışlardan vazgeçmesi olacaktır.
- Çağdaş dünyanın insanı, yurduna yararlı bir birey olmak ve dünya vatandaşlığının bilincinde olmak zorundadır.
3. ÜNİTEDE BİTTİ :))
0 Yorumlar