3. ÜNİTE İLK ÇAĞ’DA ANADOLU’DA KURULAN DEVLETLER VE SANATLARI ÖZET
HİTİT SANATI (MÖ 1800 – MÖ 700)
HİTİT SANATI (MÖ 1800 – MÖ 700)
Anadolu Yarımadası’nın bilinen ilk adı Hatti Ülkesi’dir. Hititlerin izlerine ilk kez
Kayseri yakınlarındaki Kültepe’de rastlanmaktadır. Daha sonra Alişar, Alacahöyük,
Konya,Karahöyük; Acemhöyük ve Eskiyapar’da Hitit kültürüne ait buluntulara rastlanmıştır.
Hititler şehirlerinin etrafını sağlam surlarla çevirmişlerdir. Bu surlarda şehirlere giriş
çıkışı sağlayan Potern adı verilen yer altı geçitleri (tünelleri) yapmışlardır.
Heykel ve Kabartma
Sfenks: İnsan başlı, arslan gövdeli heykellere Sfenks denir.
Hititlerin Boğazköy yakınlarındaki Yazılıkaya Açık Hava Tapınağı çok önemlidir.
Üzerinde 71 Tanrı kabartması yer alır. Bunlar Hitit tanrılarıdır.
Ayrıca Konya
Ereğli yakınlarındaki İvriz Kabartmaları’nı Geç Hitit dönemine tarihlendirebiliriz.
FRİGYA SANATI (MÖ 750 – MÖ 300)
Frigler; Balkan kökenli bir kavimdir. Anadolu’ya gelişleri yaklaşık MÖ 1900 yıllarıdır
ancak siyasi topluluk olarak ortaya çıkışları MÖ 750'lere rastlar.
Başkentleri
bugünkü Polatlı yakınlarındaki Gordion’dur. Kurucu kralları Gordias olup, en parlak
dönemlerini Kral Midas zamanında yaşamışlardır.
- Evleri genellikle ağaçtandır ve megaron şeklindedir.
- Afyon ve Eskişehir civarında kayalara oyarak yaptıkları ibadethane ve mezarları bulunmuştur.
- En önemli yerleşim yerleri; Gordion (Yassıhöyük), Dorilayon (Eskişehir), Pesinus (Ballıhisar) ve Midas (Yazılıkaya) tır.
Lidya; günümüzde Manisa, Denizli, İzmir başta olmak üzere Ege bölgesi olarak tanımlayacağımız
coğrafyada, Batı Anadolu’da, kurulmuştur. Başkenti Sardes (Salihli)
dir. Lidya tümülüsleriyle ünlüdür.
Lidya bölgesinde çok fazla sayıda tümülüs olduğu için bu bölgeye Bintepeler adı
verilmiştir.
URARTU SANATI (MÖ 900 – MÖ 600)
Urartu; Doğu Anadolu’da hüküm sürmüş bir uygarlıktır. Tuşpa (Van) başkentidir.
Doğuda İran, güneyde Suriye’ye kadar yayılmışlardır.
Urartu mimarisi anıtsaldır, gelişmiş bir mimaridir. Saraylarında apadana adı verilen
çok sütunlu salonları vardır.
MEZOPOTAMYA: Güneydoğu Anadolu bölgesinden başlayarak Basra Körfezi’ne
kadar uzanan Dicle ve Fırat Nehirleri arasında kalan bölgeye denir.
Sümer Mimarisi
Sümerler Asya kökenli bir kavimdir. Büyük ihtimalle Hazar Denizi’nin bulunduğu
bölgeden (İran ve çevresi) Mezopotamya’ya göç etmişlerdir. Tarımı geliştirmişler ve
madenleri işlemişlerdir.
Sümer tapınaklarına ziggurat adı verilir. Ziggurat; üst üste oturmuş taraçalardan
oluşan kule tapınaklardır. Bu tapınakların zemini tahıl ambarı olarak kullanılır. En üst
katında ise tanrıya ait sunak (adak yeri) bulunur.
Heykel ve Kabartma Sanatı
Sümer heykeltraşlığı daha çok dinî niteliklidir. Heykeller hareketsizdir. Tanrıların,
kralların ve önemli devlet adamlarının heykelleri yapılmıştır.
En önemli kabartmalardan
biri Akbabalar Steli’dir.
Küçük El Sanatları
Mühürlere çok sık rastlanır. Ayrıca altın, gümüş, bakır eserler; müzik aletleri, miğ-
ferler, silahlar önemli parçalardır.
MISIR SANATI
Mısır’da Tarih öncesi çağlardan başlayarak Nil Vadisi’nde gelişen bazı kültürler vardır.
Yaşamlarında sanatın önemli yer tuttuğu Mısırlılar çok verimli bir coğrafyada yaşıyorlardı.
Tapınaklar: İlk tapınaklar güneş tanrısı Ra için yapılmıştır. Bunlar yüksek bir basamaklı
kaide üzerindeki obelisk (dikilitaş) ve önünde tanrılara hediye koymak amacıyla
yapılan sunak’tan oluşur.
Mezarlar: Mısır’da ilk mezarlar çukur şeklindedir. Daha sonra mastaba adı verilen
tek bir basamaktan oluşan mezarlar yapılmıştır ki bunlar asillere ve yüksek memurlara
aittir.
Mastabalardan sonra piramitler mezar anıtı olarak karşımıza çıkar. İlk piramitler
basamaklıdır. Sakkara’ daki Coser (Soser) piramidi en eski olandır.Dünyanın 7 harikasından biri olarak nitelenen Gize’ deki Keops, Kefren ve Mikerinos
Piramitleri ise dünya sanatı ve tarihi açısından çok önemlidir.
Sfenks: İnsan başlı, aslan gövdeli koruyuculuğuna inanılan heykeller.
Saraylar: Mısır saraylarının çoğunluğu günümüze gelememiştir. Sadece Tel-El
Amarna’daki IV. Amenofis’e ait olan saraydır ve saraylar hakkında fikir verir.
Heykel ve Resim Sanatı: Mısır heykelleri taş, ahşap, kemik ve madenden yapılmıştır.
Genellikle firavun ve ailesine ait kişilerle, yüksek sosyal sınıftan insanların heykelleri
yapılmıştır.
Ayakta olan heykellerde
çoğunlukla frontal duruş vardır
Frontal Duruş: Mısır heykel sanatında, ağırlığın iki ayağa eşit olarak dağıldığı dik
duruşa denir.
Resim Sanatı: Mısır sanatında; tapınakların koridorlarında, tapınma odalarında,
piramitlerin mezar odalarında duvar freskleri görülür. Bu fresklerde konular çoğunlukla
firavun ve ailesinin yaşantısıdır. Resim aralarında hiyeroglif yazıyla anlatılmak
istenen konunun hikâyesi yazılıdır.
Papirüs: Eski çağlarda otsu bir bitkinin
gövdesinden hazırlanan yazı kâğıdı.
YUNAN SANATI
Yunan sanatı, Girit’teki Minos, Yunanistan’daki Miken ve Anadolu’daki İyon uygarlıklarının
etkisiyle ortaya çıkmıştır.
A-Mimarlık: Yunan sanatının en önemli yapı tipi tapınaklardır. Bu tapınaklarda
dış görünüm ve süsleme çok önemlidir. İçerde sella (naos) adı verilen ve tanrının heykelinin
yer aldığı bir oda bulunur. Yunan tapınakları 3 nizamda karşımıza çıkar. Bu
nizamlar Dor, İon ve Korinth’dir.
• Dor Nizamı: En önemli örneği Yunanistan’da Atina Akropol’ (kentin en yüksek
kesimi) ünde yer alan Parthenon’ dur.
• İon Nizamı: Anadolu’nun batısında ortaya çıkmıştır. Kıvrımlı başlığıyla dikkati çeker.
Anadolu’da pek çok örneği vardır ancak en önemlileri arasında; Dünyanın 7
Harikası'ndan biri olarak kabul edilen İzmir’in Selçuk ilçesi sınırları içindeki Efes
Artemis Tapınağı, Aydın ili Didim ilçesi sınırları içindeki Didim Apollon Tapınağı’dır.
• Korinth Nizamı : Başlığı dışında İon nizamıyla aynı özellikleri gösterir. Başlığı
kenger yapraklarından oluşur.Atina’daki Zeus (Olympos) Tapınağı ve Türkiye'de Mersin Uzuncaburç'taki Zeus
Tapınağı önemli örnekler arasında sayılabilir.
Sivil Mimari: Eski Yunan’ da şehirlerin etrafı surlarla çevrilidir. Genellikle arka
planda akropol adı verilen yüksek bir tepe ve tepede tapınak yer alır. Anadolu’daki en
düzenli şehirler Ege Bölgesi’nde Miletos ve Priene’ dir.
Sivil mimariye ait diğer yapı tiplerini şöyle sıralayabiliriz:
Evler: Atrium adı verilen bir avlu etrafında yer alan odalardan oluşur. Saraylar bu
ev planının daha büyük ve çok katlı olanıdır.
Tiyatro: Yunan mimarisinin en önemli yapı tiplerinden biridir. Küçük veya büyük
bütün yerleşim yerlerinde mutlaka tiyatro bulunur.
Agora: Eski Yunan’da şehirlerin merkezlerinde yer alan pazar yeri olarak da bilinen
geniş alanlardır.
Odeon: Konser binalarıdır. Tiyatrolara benzer.
Bleuoterion: Şehir meclisi binasıdır.
Gymnasium: Gençlerin hem spor yapıp hem de eğitim gördükleri yapılardır.
Stadium: Spor alanlarıdır. Bugünkü stadyumların da başlangıcını oluşturur. Çoğunlukla atletizm yarışları yapılır.
B-Heykel ve Kabartma: Eski Yunan’da heykeller başlangıçta kemik, kil, fildişi ve
tunç gibi malzemelerden yapılmış; daha sonra mermerden yapılmaya başlanmıştır.
Heykel sanatını 3 evrede ele almak gerekir:
• Arkaik Dönem (MÖ 650 – MÖ 490)
• Klasik Dönem (MÖ 490 – MÖ 330)
• Hellenistik Dönem (MÖ 330 – MÖ 30)
Myron: Disk Atan Atlet.
Polycletos: Mızaklı Atlet.
Scopas: Tegea Tapınağı Alınlık Heykelleri.
Sunak: Eski Yunan’da üzerinde kurban kesilen, tanrıya hediye konulan masa şeklindeki
adak taşı.
Kabartma Sanatı: Yunan sanatında kabartmalar önemli bir yere sahiptir. Tapınakların
alınlıklarında; lahitlerin dış yüzeylerinde kabartmaların en önemlileri bulunur.
Lahit: İçine ölülerin konulduğu, sanduka şeklindeki mezarlar.
ROMA SANATI
Bugünkü İtalya’nın kuzeyinde Latium bölgesinde birkaç köyden oluşarak kurulan
eski Roma, daha sonra bütün Akdeniz ülkelerine hâkim olan bir İlk Çağ devleti ve
imparatorluk hâline gelmiştir. Romalılar tarihte pek çok ülkenin dilini, edebiyatını,
yasalarını, yönetim biçimini ve mimarlığını etkilemiş, MS 375 yılında Kavimler Göçü
neticesinde büyük bir sarsıntı yaşamış ve MS 395’te Batı ve Doğu Roma olmak üzere
ikiye ayrılmıştır.
A-Mimarlık: Roma sanatında en başarılı alan mimarlıktır. Bunda kireç harcının
kullanılmasının etkisi büyüktür. Ayrıca kemer ve kubbe gibi mimari elemanların kullanılması,
daha geniş alanların örtülebilmesini sağlamıştır.
Kubbe: Yarım küre şeklinde kavisli örtü sistemidir.
Kemer: Üzerine binen ağırlığı taşıyıcı sütunlara aktaran kavisli, bağlayıcı mimari
eleman.
Yapı çeşitlerini şöyle sıralayabiliriz:
Tapınaklar: İlk kez yuvarlak planlı tapınaklar
yapılmıştır. Roma şehrindeki Pantheon en
önemli örnektir.
Tiyatrolar: Roma tiyatroları çoğunlukla sü-
tun ve kemerler üzerine inşa edilmiştir. Anadolu’
da Roma tiyatrolarına verebilecek çok güzel
örnekler vardır ki Antalya Aspendos Tiyatrosu
bunların başında gelir.
Amfitiyatrolar: Gladyatör ve vahşi hayvan mücadelelerinin yapıldığı Roma mimarisine
özgü yapılardır. Roma’ daki Coloseum dünyaca ünlüdür.
Forumlar: Roma İmparatorluğu’nda halkın toplandığı, çeşitli sorunların görüşüldüğü
açık meydanlardır. Forum Romanum en önemli örnektir.
Bazilikalar: Genellikle içinde mahkemelerin ve resmî ofislerin bulunduğu, halkın alışveriş de yapabildiği üzeri kapalı yapılardır.
Hamamlar: Roma hamamları inşaat tekniği açısından çok önemlidir. Suyun uzaklardan
getirilebilmesi için su kemerleri, biriktirilebilmesi için sarnıçlar da yapılmıştır.
Su kemerleri: Roma’da su çok önemlidir. Bu nedenle su kemerleri önemli yapılardır.
Zafer Takları ve Şehir Kapıları: Roma mimarisinin geliştirdiği yapı tiplerindendir.
İmparatorların kazandığı zaferlerin anısına yapılan zafer takları (şenlik kemeri) nın
çok güzel örnekleri vardır.
Şehir Kapıları: Yapı tipi olarak zafer taklarına benzer, Antalya ,Side’deki şehir kapısı
güzel ve önemli bir örnektir.
Evler : Roma evleri atrium adı verilen bir avluya açılan odalardan oluşur. Atrium
(avlu) un ortasında bir havuz yer alır. Arka taraftaysa bahçe vardır.
Saraylar: Evlerin daha büyüğüdür. Zeminleri mozaik döşemeli, duvarları ise fresklerle
süslüdür.
Mozaik: Renkli, küçük cam ve taş parçalarının bir araya getirilmesiyle oluşturulan
süsleme sanatı.
Fresk: Duvarlara yapılan renkli resimlere verilen isim.
B-Heykel ve Kabartma Sanatı: Romalılar, Yunan heykellerinin kopyalarını yapmışlardır.
Bunlar başarılı kopyalardır ve bahçeleri, meydanları süslemek amacıyla yapılmışlardır.
ERKEN HRİSTİYAN DÖNEMİ: Hz. İsa’nın doğumundan (milat) başlayıp, MS 4.yy.da Roma İmparatoru Justinyanus’un Hristiyanlığı devletin resmi dini olarak kabul etmesine kadar geçen sürece Erken Hristiyan Dönemi denir. Bu dönemin sanatına da Erken Hristiyan Sanatı denir.
BİZANS UYGARLIĞI VE SANATI (MS 395 - 1453)
İkona: Dinî niteliği olan küçük heykelcik ve resimler.
Minyatür: Stilize (benzetilmiş) resimler, kitap resimleri.
Mimari: Bizans dinî mimarisi dendiği zaman yapı zenginliğinin çok olduğunu görürüz.
Ayasofya:
- Dünya mimarlık tarihinin ayakta kalmış en önemli anıtları arasında yer alır.
- Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğu’ nun İstanbul’ da yaptığı en büyük kilisedir ve aynı yerde üç kez inşa edilmiştir.
- 5. yy. dan itibaren Ayasofya (Kutsal Bilgelik) olarak tanımlanmıştır.
- Günümüz Ayasofya’ sı İmparator Justinianus tarafından Miletoslu İsidoros ve Tralles (Aydın) li Anthemios’ a yaptırılmıştır.
- 532 yılında yapımına başlanmış ve 537 de ibadete açılmıştır.
- Fatih Sultan Mehmet’ in İstanbul’ u fethiyle camiye çevrilmiş. 1935’ te Bizans Eserleri Müzesi olarak Mustafa Kemal Atatürk’ ün emri ve Bakanlar Kurulu kararıyla ziyarete açılmıştır.
Obelisk: Dikilitaş anlamına gelir.
Sarnıç: Su yapıları.
Resim Sanatı (Fresk-Mozaik): Bizans resim sanatında fresk ve mozaiklerin yanı
sıra, ikonalar ve minyatürler (stilize kitap resimleri) küçük el sanatları olarak nitelendirilir
Son dönem ise Paleologoslar Devri olarak bilinir.
Bu dönem fresklerinin en önemli örnekleri Trabzon’daki
Sümela Manastırı’ndadır.
Küçük El Sanatları: Altın taç, altın ve gümüş sürahiler,
kadehler, fildişi kabartmalar, Bizans el yazmaları
ve kumaşları küçük sanat eserleri arasında sayılabilir.
3. ÜNİTE BİTTİ :))
ÇIKMIŞ SORULAR ÜZERİNDEN TESTLERİ ÇÖZMEYİ İHMAL ETMEYİNİZ...
0 Yorumlar