1. ÜNİTE DOĞAL SİSTEMLER ÖZET
1. BÖLÜM
1.1. COĞRAFYA, DOĞA VE İNSAN
İnsanın doğayla olan ilişkisi var olduğu günden başlar ölümüne kadar devam eder.
Doğa insanın yaşam alanını belirler. İnsan bu yaşam alanı içindeki unsurlarla bir bütünlük oluşturur ve onun bir parçası olmak için gayret eder. Doğa da tıpkı insan gibi
canlı bir varlıktır. Ağaçlardan, hayvanlardan ve insanlardan oluşan bu canlı küre iklimsel
farklılıklardan etkilenir. İnsan
yaşadığı çevrenin koşullarına uyum sağlamanın yanında sahip olduğu doğal kaynakları
kendi faydasına da kullanır. Doğayı şekillendirir hatta bazen bu şekillendirme çevre
sorunları olarak ona geri döner.
1.1.1. Doğa ve İnsan Etkileşimi
- Ekvatoral bölgede yıl içinde düşen yağış miktarı oldukça fazladır ve rejimi düzenlidir.
- Bu durum ormanların geniş yer kaplamasına neden olur.
- Ekvatoral sahadaki bitki florası dünyanın en zengin florasıdır.
- Ağaçların boyları 50 m’yi bulur.
- Akarsu rejimleri düzenlidir.
- Evlerin çatılarının üçgen şeklinde ve uzun sazlardan yapıldığı gözlenir.
- Pirinç, mısır gibi suyu seven tarım ürünleri yetiştirilir.
- İnsanların günlük kıyafetleri incedir.
- Bu sahalar soğuk çöl grubuna girer.
- Yıllık yağış miktarı azdır.
- Gıda bakımından fakir olduğu gibi bitki örtüsünden yoksun sahalardır.
Yıllık yağışın az olduğu çöl alanları Afrika kıtasında
geniş yer kaplamaktadır.
- Doğal bitki örtüsü, dikenli çalılardan, kaktüslerden ve suyun bulunduğu vahalarda ise hurma ağaçlarından oluşmaktadır.
- Rüzgâr erozyonun oldukça fazla hissedildiği çöllerde, kum fırtınalarına sık rastlanır.
- Bu iklime en iyi uyum sağlayan hayvanlardan birisi develerdir. Develerin ağız ve çene yapısı dikenli bitkileri çiğnemeye uygun yaratılmıştır.
Hava Küre (Atmosfer)
- Atmosferin kelime anlamı “nefes almak”tır. Hava küre, içinde bulundurduğu gazlar sayesinde canlıların yaşamasına olanak sağlar. İçerisinde canlıların yaşamı için olmazsa olmaz su buharı, oksijen ve azot gibi hayati gazlar vardır.
- Bunların dışında karbondioksit ve asal gazlar atmosferde bulunan diğer gazlardır.
- Atmosfer dünyamızı çepeçevre saran ve Dünya'nın dönüş hızını bize hissettirmeyen doğal ortamdır.
Su Küre(Hidrosfer)
- ‘‘Hidro’’nun kelime anlamı “su” dur. Hidrosfer gerek yüzey suları, okyanus ve denizler gerekse yer altı sularını inceleyen araştıran bilim dalıdır.
- Yeryüzündeki bütün suların kaynağı atmosferdeki su buharıdır. Yani denizlerin oluşması, akarsuların oluşması ve kaynak sularının oluşmasını sağlayan faktör, havada asılı bulunan su buharıdır.
- Güneşten gelen enerji ile yeryüzündeki sular ısınıp buharlaşır. Atmosfer içinde yükselerek önce bulutları oluşturur. Daha sonra bulutun içerisindeki nem doyma noktasına ulaştığında ise yağışa dönerek tekrar yeryüzüne düşer.
Taş Küre (Litosfer)
- Üzerinde yaşadığımız, ayağımızı bastığımız kara parçasına yer kabuğu denir.
- Dünya’nın en dış katmanıdır.
- Litosfer de denilen bu katmanın kalınlığı her yerde aynı değildir. Litosfer özellikle denizel ortamların altında ince iken sıra dağların bulunduğu yerlerde kalınlaşır.
- Litosfer ne kadar kalın olursa olsun Dünya’nın en ince katmanı- dır çünkü yer kabuğunun derinlerine indikçe katı olan bu ortamdan daha akışkan ve yoğun olan lav yani magmanın bulunduğu başka bir ortama geçilir.
- Magmanın bulunduğu bu katmana manto katmanı denir.
- Atmosfer, su küre ve taş kürenin bir arada bulunduğu ve içinde canlıların olduğu doğal ortama canlı küre (biyosfer) denir.
- Biyosferde bitkilerin oluşturduğu fitolojik çevre, hayvanların oluşturduğu zoolojik çevre ve insanların oluşturduğu insan çevresi bulunmaktadır.
- Kuşkusuz bu ayrım teoriktir. Gerçekte çevre, doğal ve beşerî unsurların oluşturduğu bir organizasyondur.
1.1.2.1 Genel Coğrafya
a. Fiziki Coğrafya: Coğrafyanın doğal unsurlarını konu edinen alanına fiziki coğrafya denir. Fiziki coğrafya, yeryüzünde doğal ortamı oluşturan biyotik,yer şekilleri,
sular, iklim, toprak gibi öğeleri ve bunlar arasındaki ilişkiyi inceler.
Jeomorfoloji (yer şekilleri bilimi):
Dağ, ova, plato ve diğer yeryüzü şekillerini inceler
ve oluşumunda etkili olan iç ve dış kuvvetlerin etkilerini açıklar. Litosfer bu bilimin
araştırma sahasına girer. Jeomorfoloji çalışmalarını yaparken, jeoloji, jeofizik,
kartografya (haritacılık), pedoloji (toprak bilimi) ve litoloji (taş bilimi) gibi bilimlerden
yararlanır.
Hidrografya (Su Bilimi):
Okyanus ve denizlerdeki su hareketlerini, gölleri, akarsuları,
yer altı sularını ve bunların dağılışlarını inceler. Hidrosfer bu dalın inceleme
alanına girer. Hidrografya bilimi de hidroloji, akarsu bilimi, göl bilimi (limnoloji) ve
okyanus bilimi (oseanografya) gibi bilim dallarından yararlanır.
Klimatoloji (İklim Bilimi):
İklim özelliklerinin oluşmasını sağlayan doğal ortam
şartlarını, iklim tiplerini ve bunların yeryüzündeki dağılışlarını inceler. Atmosfer bu
dalın ilgi alanına girer. Klimatoloji bilimi, meteoroloji ve fizik gibi bilim dallarından
yararlanır.
Biyocoğrafya (Canlılar Bilimi):
Bitki ve hayvan topluluklarının yeryüzündeki dağılışını ve bunların dağılışına etki eden coğrafi nedenleri inceler. Biyosfer, coğrafyanın
bu bölümünün ilgi alanına girer. Biyocoğrafya; biyoloji, botanik (bitki bilim), zooloji
(hayvan bilimi) ve tıp gibi bilim dallarından yararlanır.
b. Beşerî ve Ekonomik Coğrafya: Nüfus, göç, yerleşme, ekonomik coğrafya gibi
insan faaliyetleriyle ortaya çıkan beşerî unsurların dağılış ve sonuçlarını inceler.
1.1.2.2 Özel Coğrafya
Evren, güneş sistemi, kıtalar, ülkeler ve bölgeler, özel coğrafyanın inceleme alanına
girer.
Dağılış Prensibi:
Ne nerededir? Örneğin; ülkemizdeki volkanik dağlar hangi
bölgede yoğun olarak bulunur?
Birinci olarak Doğu Anadolu bölgesinde daha sonra İç Anadolu bölgesinde yer
alır. Ege ve Güneydoğu Anadolu ’da da volkanik alanlar vardır.
Nedensellik Prensibi:
Volkanik dağların yüksekliğinin birbirinden farklı olmasının
nedenini açıklayınız.
Konileri ortaya çıkan lavların akışkanlığı magmanın yoğunluğuna bağlıdır.
Eğer katı, yoğun bir lav çıkarsa koni yüksek olur. Eğer lavlar cıvık, yoğunluğu az
olursa koni yayvan tabanlı olur.
İlgi ve Bağlılık Prensibi: Ağrı Dağı konisinin doruklarında kar örtüsünün
bulunmasını nasıl açıklarız? Koninin yükseltisinin fazla olması, yıl boyunca doruklarda
sıcaklığın 0°nin altında olmasıyla ilgilidir. Coğrafya bilimi sorularını cevaplamak
amacıyla araştırma ve incelemelerini yaparken birçok bilimle iş birliği
yapar.
1.1.3 Cografya Biliminin Gelişimi
1.1.3.1 Coğrafya Öğrenmenin Önemi
Coğrafya öğretiminin amacı, yaşadığımız alandan başlayarak ülkemiz ve dünya ile
ilgili coğrafi bilinç kazandırmaktır. Bu amaç doğrultusunda;
- Ülkemizi ve dünyayı tanımak,
- İnsan ve doğa arasındaki ilişkiyi fark etmek,
- Geleceği düşünerek çevreyi korumak,
- Millî değerlere bağlı, vatanını seven ve koruyan bireyler yetiştirmek,
- Dünyanın ve insanlığın korunmasında sorumluluk sahibi olmak,
- Doğal ve beşerî sistemlerle uyum içinde olmayı öğretmek,
- Ülkelerin oluşturdukları bölgesel ve küresel düzeyde etkin olan, çevresel, kültürel, siyasi ve ekonomik örgütlerin coğrafî açıdan uluslararası ilişkilerdeki rolünü kavratmak,
- Dünya genelindeki insanların ve çevrenin birbirleriyle olan etkileşimini anlamak,
- Kalkınma süreçlerinin doğayla uyumlu kılınmasının önemini kavramak,
1.1.3.2. Coğrafya Biliminin Gelişimine Katkı Sağlayan Türk ve Müslüman
Bilim İnsanları
Eski Çağ' da Coğrafya;
Bu çağda coğrafya, basit birtakım harita çizim denemeleriyle başlamıştır. Bu denemeler,
Dünya’nın hayal edilmeye çalışılan biçiminin, kaba çizgilerle çizimi şeklinde
ifade edilmesine yönelik girişimlerdir.Bu tür basit coğrafî düşüncelerin oluşmaya
başladığı ilk kültürel bölgelerin, aynı zamanda da en eski yerleşme bölgelerinden olan,
Eski Mısır ve Mezopotamya kültürel bölgeleri olarak kabul edilir.
- İlk Çağ’da coğrafya bilgisinin genişlemesinde Fenikeliler,Yunanlılar ve Romalılar büyük rol oynamışlardır.
- Eski Çağ’ da coğrafya bilimine hizmet etmiş bilim adamlarının çalışmalarına göz atalım:
Tales: İlk Çağın ilk coğrafyacısı olarak bilinir. Tales, gemicilerden ve çeşitli gezginlerden
topladığı bilgiler doğrultusunda harita hazırlamıştır.
Strabon: Gezip gördüğü yerlerin tarihî, coğrafi, siyasi, idari ve sosyolojik özelliklerini
"Geographika" adlı eserinde kaleme almıştır.
Bartolomeu Dias (Bartelmi Diaz) : Gök bilimci ve matematikcidir. Coğrafî
kartografya alanında ilk önemli eser (Batlamyus dünya haritası) oluşturmuştur.
Orta Çağ'da Coğrafya;
Bu çağda coğrafya, daha çok İslam dünyası düşünür ve matematikcileri tarafından
temsil edilmiştir. Batı dünyasında, yani Avrupa’ da, önemli bir coğrafi gelişme yaşanmamıştır.
Özellikle Haçlı Seferleri’ nin tahribatıda bunda etkili olmuştur. Bu çağda İslam dünyası
coğrafyacıları genel olarak Batlamyus’un eserlerinin etkisinde kalmakla birlikte
yine de coğrafya ilmi alanında dikkat çekici araştırmalar ve yayınlar yapmışlardır. Bunların
başlıcaları: Biruni, İbn Batuta ve İbn Haldun’ dur.
Yeni Çağ' da Coğrafya;
Yeni Çağ’ da Avrupa ülkeleri coğrafi keşif seyahatlerine başlamıştır. Genel olarak
Keşifler Devri diye adlandırılan bu devir ilk kez Portekizlilerin girişimi ile
başlamıştır diyebiliriz. Bunlardan ilk ve en önemli seyahat Lizbon-Ümit Burnu
arasında Bartolomeu Dias (Bartelmi Diaz) tarafından gerçekleştirilmiş fakat fırtına
sebebiyle doğuya geçilememiş, daha sonra Vasco da Gama (Vösko dö Gama), Ümit
Burnu’nu aşarak Hindistan’a ulaşmıştır. Kristof Kolomb (Kiristof Kolomb), Bahama
Takımadalarına ulaşmış ancak Hindistan yakınlarındaki adalar sanarak bunlara Batı
Hint Adaları demiştir. Üç Büyük seferden sonra Amerika’yı, Amerigo Vespucci
(Ameriko Vespuçi) keşfetmiştir
Modern Coğrafya;
19. yüzyıl başlarına kadar coğrafi görüş, daha çok olayları tasvir etmekle uğraşan bir
bilim görünümünde kalmıştır. Çağdaş anlamda coğrafya biliminin temelleri, 19. yüzyıl
sonlarında atılmıştır. Daha çok seyahatname türünde coğrafya ya da ansiklopedik
türde coğrafya gözlemlerine ilişkin gelişmelere sahne olmuştur.
2. BÖLÜM
1.2. DÜNYA’NIN ŞEKLİ VE HAREKETLERİ
1.2.1. Dünya’nın Şekli
İnsanlar gezdikleri gördükleri ve öğrendikleri ölçüde çevrelerini genişletmiş olur. İlk insanlarda aynı şeyi
yapmışlar ve yaşadıkları Dünya’ yı merak edip tanımaya
başlamışlardır.
- Önceleri Dünya’nın bir düzlem olduğunu düşünmüşler. Dağ ve tepe gibi kabartıları bu düzlüğün üzerindeki çıkıntılar, geceleri gökyüzünde gördükleri yıldızları ise yukarıda asılı cisimler olarak değerlendirmişlerdir.
- Daha sonraki dönemlerde ise Dünya’nın şeklinin diske benzediğini düşünmüşlerdir.
- İnsanlar düzlem ve diskten sonra gök cisimlerine bakarak Dünya’nın da top gibi yuvarlak olduğunu tezini savunmuşlardır.
Dünya ‘‘Samanyolu’’ diye
bildiğimiz gökada içinde Güneş’e üçüncü uzaklıktaki gezegendir.
Dünya'nın şeklinin geoid olmasının başlıca sonuçları şunlardır:
- Dünya üzerine çizilebilecek en büyük daire Ekvator’ dur.
- Ekvator yarıçapı ile kutuplar yarıçapı aynı uzunlukta değildir.
- Kutuplara doğru gidildikçe yer çekimi artar.
1.2.1.1 Dünyanın Şeklinin Sonuçları
a. Güneş ışınların düşme açısı Ekvator’dan uzaklaştıkça azalır.Buna göre;
- Sıcaklık ekvatordan kutuplara doğru azalır.
- Tarım,yerleşme ve ormanın üst sınırı azalır.
- Kalıcı kar sınırı Ekvator’dan uzaklaştıkça deniz seviyesine doğru yaklaşır.
- Denizlerin tuzluluk oranı Ekvator’dan uzaklaştıkça azalır.
- İklim ve bitki örtüsü kuşakları oluşur.
- Cisimlerin gölge boyu Ekvator’dan uzaklaştıkça uzar.
- Ekvator’da termik alçak basınç, kutuplarda termik yüksek basınç merkezleri oluşur.
b. Paralel boyları kutuplara doğru kısalır.
c. Meridyen yaylarının araları ekvatorda 111 km iken kutuplar doğru daralır.
d. Dünya’nın çizgisel hızı ekvatordan uzaklaştıkça azalır.
e. Dünya’nın yarısında gece yarısında gündüz yaşanır.
f. Küresel olan Dünya, düzleme aktarılırken şekillerde bozulmalar yaşanır.
g. Alacakaranlık süresi (grup ve tan) kutuplara doğru uzar.
h. Kutup yıldızının görünüm açısı Ekvator’a yaklaştıkça küçülür.
1.2.2. Dünya'nın Hareketleri ve Sonuçları
1.2.2.1 Dünya’nın Eksen Çevresindeki Hareketi
Dünya kendi ekseni etrafında dönerken iki kutup
noktası arasında izafi bir eksen oluşur. Dünya bu eksen
hareketini batıdan doğuya doğru yapar. Bir turu 24 saatte
tamamlar. Buna bir gün denir.24 saat içinde güneşin
ufuk düzlemindeki(Gökyüzü)hareketi de değişir. Güneşin doğduğu zamana sabah tam tepe noktasına dikildiği
zamana öğle battığı zamana ise akşam vakti denir.
Dünyamızın şeklinden dolayı bir kısmı aydınlanır, bir kısmı karanlıkta kalır. Böylece
gece-gündüz oluşur. Gece ile gündüzü birbirinden ayıran çizgiye aydınlanma
çemberi denir.
Açısal hız: Dünyaküresel bir şekle sahiptir. Dolayısıyla dairesel bir cismin birim zamanda
taşıdığı açıya açısal hız denir.
Çizgisel hız: Cisimlerin birim zamanda aldığı yola çizgisel hız denir.
Dünyanın günlük (eksen) hareketinden kaynaklanan başlıca sonuçları şu şekilde
açıklayabiliriz.
a. Gece gündüz ardı ardına sıralanır.
b. Güneş ışınlarının gün içinde geliş açısı değişir. Bunun sonucunda;
- Sıcaklıklar gün içinde değişir.
- Kayaçlarda günlük sıcaklık farkından dolayı fiziksel ayrışma meydana gelir.
- Cisimlerin gölge boyu gün içinde değişir.
- Gün içinde ısınma soğumaya bağlı olarak basınç merkezleri yer değiştirir. Böylece meltem rüzgârları oluşur.
c. Yerel saat farkları meydana gelir.
d. Eksen hareketi sonucunda merkezkaç kuvveti ortaya çıkar. Merkezkaç kuvveti
de sürekli rüzgârların (alize,batı ve kutup )ve okyanus akıntılarının yönünde sapmalar
oluşturur. Bu sapma kuzey yarım kürede sağa güney yarım kürede sola doğru olur.
e. 30° ve 60° enlemlerinde dinamik nedenli basınç merkezleri oluşur.
f. Dünyanın dönüş yönüne bağlı olarak ana yönleri belirlenir.
g. Atmosfer kalınlığı Ekvator’dan uzaklaştıkça azalır. Güneş’ten gelen ışın demetleri
Ekvator’a daha kısa mesafede ulaşırken kutuplara daha uzun bir mesafede ulaşır, yani
katettiği mesafe artar. Mesafe arttıkça sıcaklık da düşer.
1.2.2.2. Dünya' nın Yıllık Hareketleri ve Sonuçları
- Dünya'nın güneş etrafında yaptığı dolanıma yıllık hareket denir.
- Dünya, Güneş etrafındaki bir turunu 365 gün 6 saatte tamamlar.
- Bu dolanım elips şeklindeki yörüngenin etrafında olur ve güneş bu elipsin en sağ odak noktasında yer alır.
- Güneş ışınlarının yörüngede oluşturduğu düzleme ise ekliptik düzlem denir.
- Ekliptik düzlem ile yer ekseni arasında 23°27' açı oluşur. Bu açıya eksen eğiklik açısı denir.
- Eksen eğiklik açısı mevsimlerin oluşmasında esas nedendir.
- Mevsimlerin oluşması gece-gündüz sürelerinin yıl içinde değişmesine neden olur. Yaz mevsiminde gündüzler uzun geceler kısa olurken kışın geceler uzun, gündüzler kısa olur.
Dünya’nın yörüngesinin elips şeklinde olmasının sonuçları şu şekildedir.
a. Dünyanın elips şeklindeki yörünge etrafında dolanırken güneşe hep aynı uzaklıkta
kalmaz. Bazı tarihlerde çok yaklaşır bazı tarihlerde ise uzaklaşır.Dünya’nın güneşe en çok yaklaştığı tarih 3 Ocak (günberi yada perihel);en çok uzaklaştığı 3-4 Temmuz(günöte
ya da aphel) günüdür
b. Güneş’in Dünya üzerindeki çekim etkisi değişir. Bu durumun sonucu olarak Dünya’nın yıllık hareket esnasında hızı da değişir. Bunun sonucunda:
- Temmuz ve Ağustos ayları 31 gün sürer.
- Şubat ayı 28 gün sürer.
- Eylül ekinoksu iki gün gecikir.
- Kuzey yarım kürede yaz mevsimi Güney yarım kürede kış mevsimi uzun sürer.
Dünya'nın ekseni yörünge düzlemine 23° 27' eğiktir. Eksen eğikliğinin ve yıllık hareketin
sonuçları aşağıdaki gibi sıralanır.
a. Güneş ışınlarının geliş açısı yıl boyunca değişir. Bunun sonucunda;
- Yıllık sıcaklık farkları oluşur.
- Cisimlerin gölge boyu yıl içinde değişir.
- Mevsimlere bağlı basınç farkları görülür.Bu durum Muson rüzgârları oluşturur.
b. Mevsimler oluşur.
c. Farklı yarım kürelerde aynı anda farklı mevsimler yaşanır. Örneğin ocak ayında
Kuzey yarım küre kışı yaşarken Güney yarım kürede yaza mevsimi yaşanır
d. Yıl içinde gece - gündüz süresi uzayıp kısalır. Ekvator’dan uzaklaştıkça gece -
gündüz süreleri arasındaki fark artar. Kutup dairelerinde ise gece ve gündüz süreleri
24 saati bulur.
e. Güneşin her gün doğup battığı yer ile doğma batma zamanları değişir.
f. Işınların geliş açısı değişir.Işınların geliş açısına bağlı olarak dönenceler, kutup
daireleri ve matematik iklim kuşakları oluşur. Işınlar yılda iki kez Ekvator’a birer kez
de dönencelere dik gelir. Dönenceler dışında kalan yerlere hiçbir zaman 90°'lik açı ile
gelmez.
21 Haziran durumu(Gündönümü)
Mevsimlerin başlangıç tarihleri eksen eğikliğine bağlı olarak değişir. Buna göre;
- Güneş ışınları 21 Haziran tarihinde Yengeç Dönencesi’ ne dik gelir. Yengeç Dönencesi’ nin geçtiği yerlerde cisimlerinin gölge boyu 0 m dir.
- Bu tarihte Yengeç Dönencesine düşen güneş ışınlarının atmosferden geçerken uğradığı tutulma oranı en azdır.
- Kuzey yarım küre de yaz güney yarım kürede kış mevsimi başlar.
- KYK’de en uzun gündüz GYK en uzun gece yaşanır. Kuzeye doğru gittikçe gündüzler, güneye indikçe geceler uzar.
- Aydınlanma çemberi kutup dairelerine teğet geçer. Kuzey kutup dairesinde 24 saat süren gündüzler yaşanır.
21 Aralık Durumu(Gündönümü)
- Güneş ışınları 21 Aralık tarihinde Oğlak Dönencesi’ ne dik gelir. Oğlak Dönencesi’ nin geçtiği yerlerde cisimlerinin gölge boyu öğle vakti 0 m’ dir.
- Bu tarihte Oğlak Dönencesine düşen güneş ışınlarının atmosferden geçerken uğradığı tutulma oranı en azdır.
- Kuzey yarım küre de kış, Güney yarım küre de yaz mevsimi başlar.
- KYK 'de en uzun gece, GYK'de en uzun gündüz yaşanır. Kuzeye doğru gittikçe geceler, güneye indikçe gündüzler uzar.
- Aydınlanma çemberi kutup dairelerine teğet geçer. Kuzey Kutup dairesinde 24 saat süren geceler Güney Kutup dairesinde ise 24 saat süren gündüzler başlar.
21 Mart-23 Eylül Durumu(Ekinoks)
- Güneş ışınları Ekvator’a dik gelir. Bütün dünyada gece-gündüz eşitliği yaşanır. Bu duruma ekinoks denir.
- Aynı meridyen üzerindeki bütün noktalarda güneş aynı anda doğar aynı anda batar.
- 21 Mart tarihi KYK de ilkbaharın GYK de sonbaharın başladığı tarihtir.
- 23 Eylül tarihi KYK de sonbaharı GYK de ise ilkbaharın başladığı tarihtir.
- 21Mart tarihinden sonra KYK güneş ışınları daha dik açılarla gelmeye başlar.
- 23 Eylül tarihinden sonra GYK ışınlar daha dik açılarla gelir.
- Aydınlanma çemberi ile dünya ekseni çakışır.
1.2.3 İklim Kuşakları
1.2.3.1 Matematik İklim Kuşakları
Dünya’nın şekline ve eksen eğikliğine bağlı olarak ortaya çıkan kuşaklardır. Ekvator
ve çevresi tropikal kuşağı,kutup dairesi ve dönenceler arası, orta kuşağı; kutup dairesi
ve kutup noktaları arası ise kutup kuşağını oluşturur. Matematik iklim kuşaklarının sınırı her iki yarım kürede de eşittir. Bunun
tek nedeni eksen eğikliğidir.
1.2.3.2 Sıcaklık Kuşakları
Sıcaklık kuşaklarının ortaya çıkması Dünya’ nın şeklinin küre olmasının yanı sıra
kara ve denizlerin dağılışı,okyanus akıntıları ve atmosferdeki hava kütlelerinin genel
dolaşımı etkiler. 30° Kuzey paraleli ile 27° Güney paraleli arasına sıcak kuşak denir.
- Ilıman kuşağın Kuzey yarım kürede sınırı 30°kuzey paraleli ile 68° kuzey paraleli arasında iken Güney yarım kürede 27°güney paraleli ile 48° güney paraleli arasındadır.
- Soğuk kuşak Kuzey yarım kürede 68° Kuzey ile 90° kuzey kutup noktası arasında yer alır.
- Güney yarım kürede 48° güney ile 90° kutup arasında yer alır.
--------------------------------------------------------------------------------------------
COĞRAFYA 1 SADECE 1 ÜNİTE OLDUĞUNDAN DOLAYI 6 BÖLÜMDE İNCELENMEKTEDİR. EĞER HEPSİNİ 1 YAZIYA TOPLARSAK ÇALIŞIRKEN SİZİNDE RUHUNUZ GERİLİR DİYE HER SAYFADA 2 BÖLÜM OLACAK ŞEKİLDE 3 SAYFAYA AYIRMAK İSTEDİM. BAŞARILAR HERKESE :)
ÇIKMIŞ SORULAR ÜZERİNDEN TESTLERİ ÇÖZMEYİ İHMAL ETMEYİNİZ...
0 Yorumlar