2. ÜNİTE TÜRK VE İSLAM MİMARİSİ ÖZET
İSLAM MİMARİSİNİN GELİŞİMİ
İslam mimarisini incelerken yapı tiplerinden yola çıkarak, dönemler bazında bu
yapıların hangi aşamalardan geçtiğini göreceğiz.
Bu aşamalar;
1. Hz. Muhammed Dönemi
2. Dört Halife Devri
3. Emeviler
4. Endülüs Emevileri
5. Abbasiler
6. Fatımiler
7. Memlükler
8. Karahanlılar
9. Gazneliler
10. Büyük Selçuklular
11. Türkiye (Anadolu) Selçukluları
12. Beylikler
13. Osmanlılar olarak sıralanabilir.
DİNÎ MİMARİ
Camiler
- Hz.Muhammed döneminde yapılan ilk camiler, küçük boyutlu ve mescit özelliğinde olan yapılardır. Bunlar mimari ve süsleme açısından çok dikkat çekmezler.
- Bu konuda ilk söz etmemiz gereken yapı Mescid-i Nebevi’ dir.
- Hz. Muhammed (SAV)'in Medine’ye hicretinden hemen sonra ashabıyla beraber bina ettiği mescittir ancak Hz. Muhammed (SAV) Medine’ye varmadan önce Kuba köyünde 3-4 gün kalmış ve burada Kuba Mescidi' ni yaptırmıştır.
- Her iki yapıda İslam tarihi açısından çok önemlidir.
Erken Dönem camilerinde İslamın ilk camisi olan Mescid-i Nebevi (Medine Camii)
nin planı tekrarlanmıştır. Bu yapılar
kare planlı, etrafı kerpiç duvarlarla çevrili
ve çok sadedir.
Dört Halife Devrinde; kare veya dikdörtgen
planlı ve çok destekli (sütunlu)
plan uygulanmıştır ki buna Kûfe Plân denir.
Emeviler Dönemi'nde (661-750); ilk
Emevi Halifesi Muaviye, devlet merkezini
Şam olarak belirlemiştir.
- Bu dönemde İslam ülkesinin sınırları doğuda Türkistan, kuzeyde Azerbaycan, batıda ise Akdeniz ve İspanya’ya kadar genişlemiştir.
- Zira Emeviler fetihler yoluyla İslamiyet’i yayma politikasını izlemişlerdir.
- Mimaride Antik Çağ, Bizans dönemi etkileri görülür.
Emevi camilerinin en güzel örneklerini şöyle sıralayabiliriz:
KAYREVAN SEYDİ UKBA CAMİİ-(Tunus,
670-726): Kuzey Afrika’
daki ilk İslam şehri olan
Keyrevan’da Emeviler tarafından
yaptırılmıştır.
ŞAM EMEVİYE (ÜMEYYE) CAMİİ (706-
714): Halife 1. Velid tarafından
bir kilisenin kalıntıları
üzerine yaptırılmıştır.
Revak: Yapıda, duvar önünde, sütunlarda taşınan kemer sıralarının oluşturduğu,
bir tarafı avluya açık, üstü örtülü uzunlamasına mekân.
KUBBET-ÜS SAHRA (Kudüs): Halife Abdülmelik tarafından yaptırılmıştır. Sekizgen planlı ilk ve tek camidir.
Diğer adı Hz. Ömer Camii'dir.
MESCİD-İ AKSA: Emeviler döneminden kalma en önemli yapı olarak nitelendirebiliriz.
Kudüs’te Harem-i Şerif olarak bilinen alan üzerinde 702 yılında Halife Abdülmelik
tarafından inşa ettirilmiştir.
İspanya’da Endülüs Emevileri; 8.yy. dan 11.yy.a kadar Avrupa’nın güneybatısında
çok önemli eserler vermişlerdir.
KORDOBA CAMİ (786): 1. Abdurrahman tarafından inşa edilmiştir. Kırmızı tuğ-
la ve beyaz taşlarla yapılan kemerler camiye değişik bir görünüm katmıştır.
Abbasiler Devri’nde (750-1258); Bağdat, İslam devletinin merkezi olmuştur. Mimaride malzeme olarak tuğla ve kerpiç kullanmışlar.
SAMARRA ULU CAMİİ (848-852): Abbasi halifesi Mütevekkil tarafından yaptırılmıştır, kûfe planlıdır.
EBUDÜLEF CAMİİ (861): Samarra Ulu Cami’nin
küçük bir benzeridir.
TOLUNOĞLU CAMİİ (877-879): Mısır’da ilk Türk Devleti’ni kurmuş olan Tolunoğlu Ahmet
tarafından Kahire’de yaptırılmıştır.
Fatımîler Dönemi'nde (910-1171); mimarlık alanında önemli eserler verilmiştir.
Mukarnas: İslam sanatında mimari yapılarda görülen geometrik bir taş süsleme
çeşididir.
MEHDİYE CAMİİ (916): Tunus’ta bulunan bu camide Antik Çağ tapınaklarından
devşirilen (alınıp, kullanılan) taşlar kullanılmıştır.
EL EZHER CAMİİ (970): Kahire’deki bu eser, Mısır’ı fetheden kumandan Ezher tarafından yaptırılmış
olup, günümüzde İslam Bilimleri Üniversitesi
olarak kullanılmaktadır.
Memlükler Dönemi'nde (1250-1517); Mısır’da bir devlet kurarak cami, medrese, şifahane, türbe yapılarını bir arada yaparak külliyeler oluşturmuşlardır.
BAYBARS CAMİİ (1267-1269): Sultan 1. Baybars tarafından Kahire’de yaptırılan cami Memluk sultanlarının
yaptırdığı camiler arasında günümüze ulaşanların en eskisidir.
Karahanlılar Dönemi (840-1212); Türk kültürü ve tarihi için çok önemlidir.
HAZER DEGARON CAMİİ (11.yy.): Buhara’daki cami kare planlıdır. Kubbeyle
örtülüdür. Köşelerde dört küçük kubbe daha yer alır.
TALHATAN BABA CAMİİ (12.yy.): Merv şehrindeki cami dikdörtgen planlıdır.
Tuğla malzeme değişik şekillerde dizilerek dekorasyon oluşturmuştur.
Gazneliler; 962-1186 yılları arasında Afganistan, Horasan ve Kuzey Hindistan’da hüküm sürmüştür. Başkentleri Gazne ’dir.
LEŞGER-İ BAZAAR CAMİİ: 11.yy.da
Afganistan’da inşa edilmiştir. Mihrap önünde kubbe yer alır.
Büyük Selçuklular (1040-1157); Orta Asya’dan gelen Oğuz Türkleri, Selçuk Bey komutasında Horasan’da Büyük Selçuklu Devleti’ni kurmuşlardır. Sırasıyla Arslan Yabgu, Tuğrul Bey, Alparslan, Melikşah, Berkyaruk, Muhammed Tapar ve Sultan Sencer yönetiminde; İran, Mezopotamya, Suriye ve Anadolu’yu alarak önce Nişabur sonra Rey şehrini başkent yapmışlardır.
ISFAHAN MESCİD-İ CUMA: Caminin en önemli kısımları Melikşah zamanında,
1072-1092 tarihleri arasında yapılmış, 1121 yılında yanan camii Selçuklu Sultanı Sencer
1157 tarihinde tekrar yaptırmıştır.
Türkiye Selçukluları; 1077-1308 tarihleri arasında Anadolu’da önemli sanat eserleri meydana getirmişlerdir.
Anadolu’da ilk Türk mimari eserlerini meydana getirmişlerdir. Bu beylikler;
Türkiye (Anadolu) Selçuklu camileri dört plan tipi ve ahşap destekli camiler olarak
karşımıza çıkar. Bunu aşağıdaki gibi şematize edebiliriz:
DİYARBAKIR ULU CAMİİ (1091-1092): Transept planlı camilerin en önemli örneğidir.
KONYA ALAEDDİN CAMİİ (1155-1220): İslam sanatının ilk ve özgün plan şeması olan
kûfe plan uygulanmıştır.
DİVRİĞİ ULU CAMİİ VE ŞİFAHANESİ (1228-1229): Külliye (yapılar topluluğu) şeklinde
inşa edilmiştir.
Tonoz: Bir kemerin derinliğine uzanmasıyla
oluşan kavisli örtü sistemi.
MALATYA ULU CAMİİ (1224): Eyvanlı camilere örnektir. İran’da yapılmış Büyük Selçuklu camileriyle büyük benzerlikler gösterir.
ANKARA ARSLANHANE CAMİİ(1290): Ahşap destekli camilerin en önemli örneklerinden
biridir.
Beylikler Dönemi'nde; Anadolu’da pek çok beyliğin kurulduğuna tanık oluyoruz. Türkiye Selçuklu Devleti 1243 Kösedağ Savaşı’nda Moğol ordusuna yenilmiş ve 1308' de tamamen yıkılmıştır. Türkmenler birer birer bağımsızlıklarını ilan etmişler böylelikle 13.yy. sonu ve 15.yy. başı arasında kalan zaman diliminde Beylikler Dönemi yaşanmıştır. Bu beylikler;
Beylikler Dönemi Camileri
ANTALYA YİVLİ MİNARE CAMİİ (1387): Çok kubbeli bir plana sahiptir. Adını
üzeri yivli olan minareden alır.
SELÇUK İSA BEY CAMİİ (1375): Revaklı bir avluya sahip cami, transept
planlıdır. Renkli mermer kaplamaları
dikkat çekicidir.
MİLAS FİRUZ BEY CAMİİ (1394): Planlı (ters T) camilere örnektir. Oldukça
sade olan yapıda mermer kaplamalar dikkat
çekicidir.
BALAT İLYAS BEY CAMİİ (1404): Merkezî kubbeli Osmanlı
camilerine temel oluşturan bir camidir.
Tek bir kubbeyle örtülüdür.
ADANA ULU CAMİİ (1541): Külliye tarzındadır. Caminin yanında medrese ve
türbesi de vardır.
BİRGİ ULU CAMİİ (1312): Aydınoğlu Mehmet Bey’in yaptırdığı cami, bazilikal plâ-
na sahiptir. Yani mihraba dik uzanan beş nef
(sahın) vardır ve ortadaki sahın diğerlerinden
daha yüksek ve geniştir.
MUT LÂL AĞA CAMİİ (1444): Merkezî
kubbeli camilere örnektir. Bu plan daha
sonra Osmanlı sanatında da merkezî kubbeli
camilere örnek oluşturacak ve merkezî
kubbeler köşelerde ve yanlarda yarım ve
çeyrek kubbelerle desteklenerek daha büyük
mekânların örtülmesi başarılacaktır.
OSMANLI CAMİLERİ
ERKEN DÖNEM
1.Tek Kubbeli Camiler: Kare mekânlar tek kubbeyle örtülmüş, son cemaat yeri
eklenerek plan oluşturulmuştur.
İZNİK HACI ÖZBEK CAMİİ (1333): Osmanlı mimarisinde tarihi
bilinen ilk yapıdır. Kubbeye geçişlerde
Türk üçgeni kullanılmıştır.
İZNİK YEŞİL CAMİİ (1378-1392): Çandarlı Halil Paşa tarafından Mimar
Hacı Musa’ya yaptırılmaya başlanmış,
eser oğlu Ali Paşa tarafından tamamlatılmıştır.
2. Ters T Planlı Camiler: Bu camiler Anadolu’nun Türkleşmesinde rolü
olan zaviyeleri (İslam ahlakının öğretildiği
yer) de içinde barındırdığı için
zaviyeli camiler olarak da bilinirler.
BURSA YILDIRIM BAYEZİT
CAMİİ (1390-1395): Külliyenin bir
parçasıdır. Kesme taştan yapılmıştır.
Beş bölümlü son cemaat yeri vardır.
3. Çok Kubbeli Camiler: Anadolu Selçuklu Döneminin çok sütunlu camilerinin
etkisiyle gelişmiş olan bu planda, payelerle ayrılmış her bölümün üzeri eşit büyüklükte
kubbelerle örtülmüştür.
BURSA ULU CAMİİ (1396-1400): Yıldırım Bayezit tarafından yaptırılmış
olan bu cami payelerle, eşit olarak
20 bölüme ayrılmış olup her bölümün
üzeri eşit büyüklükte kubbelerle örtülmüştür.
EDİRNE ESKİ CAMİİ (1403-1412): Çelebi Sultan Mehmet’in yaptırdığı cami, kare
planlı olup, beş bölümlü son cemaat yerine
sahiptir ancak bu bölüm sonradan eklenmiştir.
4. Merkezî Kubbeli Camiler: Ana
mekânı örten merkezdeki büyük kubbenin
etrafında, tonoz veya kubbe ile örtülü yan
mekanlardan oluşan camilerdir.
EDİRNE ÜÇ ŞEREFELİ CAMİİ (1437-1447): Sultan II. Murat tarafından
yaptırılmıştır. Anıtsal camilerin
ilk örneğidir.
5. Klasik Döneme Geçiş Camileri: Osmanlı klasik dönemine dair ilk izler görülür.
İSTANBUL FATİH CAMİİ (1463-1471): Büyük bir külliyenin parçasıdır.Fatih Sultan Mehmet tarafından yaptırılmıştır.
Plan olarak merkezî kubbelidir. Ana kubbe 26 m çapındadır. Caminin dikkat
çeken çok önemli bir özelliği ise minarelerinden bir tanesinin kaidesinde Ali Kuş-
çu’nun yaptığı güneş saatinin yer almasıdır.
KLASİK DÖNEM
1. Mimar Sinan Öncesi Dönem: İstanbul’un fethiyle Osmanlılar yeni bir döneme
girdiler. Bu dönemde sanatın her dalında yeni atılımlar oldu. Devletin sınırlarının genişlemesi
mimari alanda çok sayıda eser meydana getirilmesine imkân sağladı.
İSTANBUL BAYEZİT CAMİİ (1501-1506):Mimar Hayrettin tarafından Osmanlı sultanı
II. Bayezit adına yapılan cami, bir külliyenin
parçasıdır.
2. Mimar Sinan Dönemi ve Eserleri (1489-1588): Türk ve dünya mimarlık tarihinin
en büyük sanatçılarındandır.
İSTANBUL ŞEHZADE CAMİİ (1544-1548): Mimar Sinan bu eseri için “Çıraklık
Dönemi Eserim” tanımını yapar. Eser Kanuni Sultan Süleyman’ın genç yaşta ölen oğlu
Şehzade Mehmet için yapılmıştır.
İSTANBUL SÜLEYMANİYE CAMİİ (1550-1557): Mimar Sinan’ın “Kalfalık Dönemi Eserim” olarak nitelendirdiği cami bir külliyenin parçasıdır.
EDİRNE SELİMİYE CAMİİ (1569-1574): Mimar Sinan “Ustalık Eserim” vurgusu
yaptığı bu eserini Sultan II. Selim için yapmıştır.
3.Mimar Sinan Sonrası Dönem: Kanuni Sultan Süleyman’ın ölümünden sonra Osmanlı
tahtına II. Selim ve ardından III. Murat geçmiştir. Bu süreç aynı zamanda “Geç
Klasik Dönem” olarak da adlandırılır ve Mimar Sinan’ın öğrencilerinin eserleri döneme
damgasını vurur.
İSTANBUL YENİ CAMİİ (1598-1663): Yapı Sultan III. Murat ve eşi Safiye Sultan
tarafından Mimar Davut Ağa’ya başlatılmış, Turhan Valide Sultan tarafından Mimar
Mustafa Ağa’ya tamamlatılmıştır.
İSTANBUL SULTAN AHMET CAMİİ (1609-1617): Bir külliyenin parçası olan
eser Sultan I. Ahmet adına Mimar Başı Sedefkâr Mehmet Ağa tarafından yapılmıştır.
GEÇ DÖNEM
18. yy. dan itibaren Osmanlı Devleti’nin siyasi ve askerî alandaki gerilemesi sanatı
da büyük ölçüde etkilemiştir. Bu dönemde Batı ile özellikle Fransa’yla ilişkiler artmış
buna bağlı olarak yani yapı tipleri de ortaya çıkmıştır.
Batı etkisindeki bu dönem kendi içinde belli başlı beş ana başlık altında incelenir:
1. Lale Devri (1718-1730): Bu süreç Batılılaşmanın ilk ayağını oluşturur.
Cami yapımı ve diğer dinî mimari
eserleri oldukça azdır.
2. Türk Barok ve Rokoko Devri (1748-1755): Bu üslubun en önemli yapısıdır. Yapımına Sultan II. Mahmut tarafından başlanıp, III. Osman zamanında tamamlanmıştır. Değişik sütun başlıkları batı etkisini gösterir.
3. Türk Ampir Üslubu (1808-1860): Fransa’da 19. yy.da ortaya çıkan Ampir üslubu, II. Mahmut döneminde Osmanlı mimarisini etkilemiştir. Bu dönemde, Osmanlı camilerinde son cemaat yeri ortadan kalkmış, süslemede çiçek, yaprak ve bitki motifleri kullanılmıştır.
İSTANBUL NUSRETİYE CAMİİ (1822-1826): Üslubun önemli bir örneği olan bu eser, Sultan II. Mahmut tarafından yaptırılmıştır.
İSTANBUL ORTAKÖY CAMİİ (1854): 17. yy.da İbrahim Paşa tarafından yaptırılan cami, Sultan Abdülmecit zamanında Ampir üslubuna göre yenilenmiştir.
4. Seçmeci (Eklektik) Dönem (1860-1900): Bu dönem yapılarında belirli bir plan ve süsleme düzeni yoktur. Birkaç üslubun özelliği tek bir yapıda bir arada uygulanmıştır. Dönemin özelliği karma bir kompozisyon uygulanmasıdır.
İSTANBUL HAMİDİYE CAMİİ (1866): Sultan II. Abdülhamit tarafından yaptırılmıştır. Merkezî kubbesi ve diğer mekânların örtü sistemi ahşaptır.
İSTANBUL AKSARAY VALİDE CAMİİ (1871): Sultan Abdülaziz’in annesi Pertevniyal Valide Sultan tarafından yaptırılmıştır.
5. Neoklasik Dönem (1900-1930): 20. yy.ın başlarında Osmanlılarda gelişen milliyetçilik hareketleri sanat ve mimariyi de etkilemiştir. Türk mimarları Avrupa akımlarını bir kenara bırakarak tamamen Türk mimarisinin özelliklerini dikkate almışlardır.
İSTANBUL BEBEK HÜMAYUN-U ABÂD (1913): Sultan III. Ahmet adına Nevşehirli Damat İbrahim Paşa tarafından yazlık olarak yaptırılmış (1726) ve Hümayun-u Abâd Kasrı olarak adlandırılmıştır.
2. Türk Barok ve Rokoko Devri (1748-1755): Bu üslubun en önemli yapısıdır. Yapımına Sultan II. Mahmut tarafından başlanıp, III. Osman zamanında tamamlanmıştır. Değişik sütun başlıkları batı etkisini gösterir.
3. Türk Ampir Üslubu (1808-1860): Fransa’da 19. yy.da ortaya çıkan Ampir üslubu, II. Mahmut döneminde Osmanlı mimarisini etkilemiştir. Bu dönemde, Osmanlı camilerinde son cemaat yeri ortadan kalkmış, süslemede çiçek, yaprak ve bitki motifleri kullanılmıştır.
İSTANBUL NUSRETİYE CAMİİ (1822-1826): Üslubun önemli bir örneği olan bu eser, Sultan II. Mahmut tarafından yaptırılmıştır.
İSTANBUL ORTAKÖY CAMİİ (1854): 17. yy.da İbrahim Paşa tarafından yaptırılan cami, Sultan Abdülmecit zamanında Ampir üslubuna göre yenilenmiştir.
4. Seçmeci (Eklektik) Dönem (1860-1900): Bu dönem yapılarında belirli bir plan ve süsleme düzeni yoktur. Birkaç üslubun özelliği tek bir yapıda bir arada uygulanmıştır. Dönemin özelliği karma bir kompozisyon uygulanmasıdır.
İSTANBUL HAMİDİYE CAMİİ (1866): Sultan II. Abdülhamit tarafından yaptırılmıştır. Merkezî kubbesi ve diğer mekânların örtü sistemi ahşaptır.
İSTANBUL AKSARAY VALİDE CAMİİ (1871): Sultan Abdülaziz’in annesi Pertevniyal Valide Sultan tarafından yaptırılmıştır.
5. Neoklasik Dönem (1900-1930): 20. yy.ın başlarında Osmanlılarda gelişen milliyetçilik hareketleri sanat ve mimariyi de etkilemiştir. Türk mimarları Avrupa akımlarını bir kenara bırakarak tamamen Türk mimarisinin özelliklerini dikkate almışlardır.
İSTANBUL BEBEK HÜMAYUN-U ABÂD (1913): Sultan III. Ahmet adına Nevşehirli Damat İbrahim Paşa tarafından yazlık olarak yaptırılmış (1726) ve Hümayun-u Abâd Kasrı olarak adlandırılmıştır.
TÜRBE VE KÜMBETLER
İslam mimarisinde ilk türbe Abbasi Dönemi’nde görülür. Bu türbe Kubbet-üs Süleybiye’dir.
KUBBET-ÜS SÜLEYBİYE (862): İslam sanatının ilk türbesi olan yapı, Samarra
şehrindedir. İç içe iki sekizgen duvardan ve ortada bir kubbeden oluşur. Türbenin toplam
12 kapısı vardır. Türbenin bulunduğu Samarra şehri bugünkü Irak sınırları içinde,
başkent Bağdat yakınlarında bir kültür ve medeniyet şehridir.
Memlük Dönemi’nde; külliye yapımı görüyoruz. Dolayısıyla Sultan Kalavun Türbesi
de bu külliyenin bir parçası olarak karşımıza çıkar. Yine Sultan Hasan Türbesi de
külliyenin bir parçasıdır.
SULTAN HASAN TÜRBESİ (1356-1362): Bu türbede Selçuklu izlerini görmek mümkündür.
Bir külliyenin parçasıdır. Medrese ve
türbe birleştirilmiştir.
Karahanlılar Dönemi’nde; anıtsal mezar
mimarisi çok önemlidir. Tuğla malzame ile
kare planlı, kubbe ile örtülü, yüksek ve anıtsal
portalli mezar anıtları inşa etmişlerdir.
ARAP ATA TÜRBESİ: Karahanlı döneminden kalan en eski türbedir.
Tuğla malzeme kullanılmış, ana giriş
kapısı (portal) oldukça yüksek tutulmuştur.
AYŞE BİBİ TÜRBESİ: 11.yy.ın sonunda Özbekistan -Talas’ta inşa edilmiştir.
Sultan Alparslan’ın kızı ve Karahanlı
hükümdarının eşi Ayşe Bibi
Hanım'a aittir.
Gaznelilerde; türbeler kare planlıdır
ve kubbe ile örtülüdür. Kubbeye
geçişlerde Türk üçgeni (tromp) kullanılmıştır. Yapı malzemeleri tuğladır
ve çok güzel tuğla dekorasyonu vardır.
ASLAN CAZİB TÜRBESİ (997-1028): Tus Valisi Aslan Cazib’e ait türbedir. Yapı İran'ın Sengbest
(Sang Bast) şehrinde bulunmaktadır. Tuğla malzemeyle
inşa edilmiştir.
TAC MAHAL (1632-1650): Hindistan’ın Agra kenti yakınlarında, Hint-Türk İmparatoru
Şah Cihan’ın ölen karısı Begüm Mümtaz Mahal için yaptırdığı büyük türbedir.
Şah Cihan da burada gömülüdür.
Büyük Selçuklularda; mezar anıtları kümbet ve türbe olarak iki değişik formda
inşa edilmiştir. Kümbetlerde, merdivenle inilen bodrum, mezar odası olarak kullanılırken,
mihrabın bulunduğu üst kat mescit olarak kullanılır.
KÜMBED-İ SURKH (1147): Kare plandır. İçten kubbe, dıştan konik çatı ile örtülmüştür.
Yapı malzemesi kırmızı tuğla olup,
aynı zamanda tuğla dekorasyonu dikkat çeker.
SULTAN SENCER TÜRBESİ (1157): Türkmenistan’ın Merv şehrindedir. Son Selçuklu Sultanı Sencer için yapılmış olup mimarı
Muhammed Atsız’dır.
Türkiye (Anadolu) Selçuklularında;
mezar anıtları, Büyük Selçuklu dönemindeki
türbe ve kümbetlerle aynı özellikleri
gösterir.
TERCAN MAMA HATUN KÜMBETİ(13.yy): Anadolu’daki en önemli mezar anıtlardan
biridir. Tamamen kesme taştan yapılmış
olup, plan özellikleri açısından tek örnektir.
KAYSERİ DÖNER KÜMBET (1276): Kesme taştan yapılmış olup, on iki köşelidir. Konik
çatılıdır. Gövdenin dış yüzeyinde zengin
taş işçiliği vardır. Portal'ın (ana giriş kapısı)
sol üstünde Anadolu Selçuklu arması olan
çift başlı kartal ile aslan figürü dikkat çeker.
KONYA II. KILIÇASLAN KÜMBETİ (1220): Konya Alâeddin Cami ile aynı avlu
içinde yer alan kümbet 12.yy. dan kalmadır.
AHLAT EMİR BAYINDIR KÜMBETİ(1481): Silindirik veya çokgen gövdeli kümbetler
grubundadır. Çokgen kaide üzerine,
silindir gövdelidir. Üzeri konik çatılıdır.
KIRŞEHİR AŞIK PAŞA TÜRBESİ (1322): Kare gövdeli türbelerdendir.
Mermer kaplamaları ile Beylikler
Dönemi’nin önemli bir yapısıdır.
İZNİK SARI SALTUK TÜRBESİ (14.yy.): Baldaken tipi türbelerdendir.
Bu tip tamamen Beylikler Dönemi'ne
özgüdür.
AMASYA SULTAN MESUT TÜR (14.yy.): Dikdörtgen planlı türbenin
içi, ortadan büyük bir kemerle
ikiye ayrılmış, üzeri tonozla örtülmüştür.
SİVAS GÜDÜK MİNARE KÜMBETİ (1347): İki katlı kümbetler grubuna
dahildir. Çok az sayıdan örneği
olan bir plan tipidir.
Osmanlı Dönemi türbelerinin temelini Anadolu Selçuklu ve Beylikler dönemi türbeleri
oluşturur. Özellikle Beylikler dönemi ile Osmanlı’nın erken dönemi âdeta birbiri
içine geçmiş gibidir ancak Osmanlı türbelerinde genellikle kripta (mezar odası)
bölümü bulunmaz ve genellikle giriş kısmı revaklıdır.
BURSA YEŞİL TÜRBE (1421): Yapımına Çelebi Sultan Mehmet zamanında
başlanmış, II. Murat zamanında
tamamlanmıştır. Sekizgen planlı
olup, kubbe ile örtülmüştür.
İSTANBUL MAHMUT PAŞA TÜRBESİ (1473): Sekizgen gövdeli türbenin her cephesinde
lacivert ve turkuaz renkli çiniler bulunur.
Mozaik çini tekniğinde olup, Selçuklu
çini geleneğinin son örneğidir.
İSTANBUL ŞEHZADE MEHMET TÜRBESİ (1453-1544): Sekizgen plan uygulanmış
olup, kubbeyle örtülmüştür. Girişi revaklıdır.
Türbenin içinde renkli sır tekniğiyle
yapılmış çini süslemeler vardır.
İSTANBUL KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN TÜRBESİ (1559-1566): Mimar Sinan’ın
bu türbeyi Kanuni Sultan Süleyman için Süleymaniye Cami’nin avlusuna inşa
etmiştir. Türbenin çevresi revaklarla çevrilidir.
İSTANBUL HÜRREM SULTAN TÜRBESİ (1558): Kanuni Sultan Süleyman’ın
eşi olan Hürrem Sultan için, Mimar Sinan tarafından yapılmıştır. Dıştan sekizgen, iç-
ten onaltıgen planlıdır.
İSTANBUL SULTAN II. MAHMUT TÜRBESİ (1840): Osmanlı padişahı Abdülmecid’in
babası II. Mahmut için İstanbul’da
inşaa ettirdiği bu türbeye sonradan diğer Osmanlı
padişahları ve bazı hanedan üyeleri de
defnedilmiştir.
MİNARELER
Hz. Peygamber Dönemi'nde Mescid-i Nebevi’nin kıble tarafında Bilâl-i Habeşi’nin
ezan okumak için üzerine iple tırmanarak çıktığı “üstüvâne” (silindir) denilen özel bir
yer bulunmaktaydı. Burası minarenin ilk şekli olarak düşünülebilir.
Emeviler Dönemi'ne bakacak olursak camiye ilk minareyi ekleyen kişi Emevi Halifesi
I. Muaviye’nin Mısır Valisi Mesleme Bin Muhammed’dir. Fustat’ta (Kahire) yaptırmaya
başladığı ancak bitiremediği Ami Cami’nde köşelerde birer minare yer alır.
ŞAM EMEVİYE (ÜMEYYE) CAMİİ MİNARESİ (706-714): Revaklı
avlunun köşesine yerleştirilmiştir.
Endülüs Emevileri Dönemi'nde İslam mimarisi adına söz edebileceğimiz en önemli eser Kordoba
Cami olup, daha sonra birtakım eklemelerle
kiliseye çevrilmiştir.
Abbasi Dönemi'nde Samarra Ulu Camii ’nin minaresi
dikkat çeker. Spiral minare malviye tipindedir ve
ulu camiden ayakta kalan tek ögedir.
Fatımî ve Memlük Dönemi'nde bu minarelerin
en gelişmişlerini görebiliriz. Süslemelerinde
bazı değişiklikler vardır ve çok
zengin bir işçilik görülür.
Karahanlılar Dönemi'nde minare yapımı
farklı bir boyut kazanır. Anıtsal diyebileceğimiz
tarzda inşa edilen bu minareler
genellikle çokgen kaide üzerine, silindirik
gövdelidir.
ÖZKENT MİNARESİ (11.yy.): Özkent’te
yapılmıştır. Tuğla dekorasyonuyla dikkat
çeker.
TİRMİZ CAR KURGAN MİNARESİ
(1108-1109): Sekizgen kaide üzerine yükselen
bir minaredir. Zengin tuğla dekorasyonu
vardır.
BUHARA KALAN CAMİİ MİNARESİ (1127): Aşağıdan yukarıya doğru incelen silindir biçimindedir.
Gövdesinde geometrik şekilli kabartmalı süsleme şeritleri
(bordür) vardır.
Gazneliler Dönemi'nde anıt minareler yapılmıştır. Bunlardan en önemlisi Gazne Sultanı III. Mesut
minaresidir ki 1115 yılına tarihlendirilir. Alçak bir
silindir şeklindeki kaide üstüne, gövdesi yıldız şeklinde
yükselir.
Büyük Selçuklu Dönemi'nde camilerin ortak
adının Mescid-i Cuma olduğunu ve bu mescid-i cumaların
bulundukları şehre göre adlandırıldıklarını
öğrenmiştik (Örneğin: Isfahan Mescid-i Cuma’sı
gibi). Bu camilerde minareler genellikle portalin
(ana giriş kapısı) iki yanında yer alır ve çok zengin
tuğla dekorasyonuna sahiptir.
ISFAHAN MESCİD-İ CUMA MİNARESİ (1112): Çok zengin tuğla dekorasyonu
vardır.
Türkiye (Anadolu) Selçuklu Dönemi'ne gelindiğinde minarelerin Suriye ve Orta
Asya Türk geleneklerinin etkisinde şekillendiğini görüyoruz. Anadolu Selçuklu Devleti
kurulmadan önce Doğu Anadolu’daki ilk Türkmen Beylikleri döneminde bu izleri
daha çok görüyoruz.
Beylikler Dönemi'nde bize fikir verebilecek en önemli örnek Antalya “Yivli Minare”
dir. Aşağıdan yukarıya doğru hafif daralan
silindirik minaresi yivli olup, adını camiye
vermiştir.
Osmanlı Dönemi'ne geldiğimizde ilk dönemlerde (Erken Osmanlı Dönemi) tuğla minarelerin
yerini genellikle taş minarelere bıraktığını görüyoruz.
Uzun külahlar 16.yy. dan itibaren ortaya çıkmıştır.
Osmanlılar plan ve tasarımlarıyla Selçuklu
mimarisinden farklı bir tarzda inşa ettikleri camilerinde
minare yeri konusunda çok araştırma yapmışlardır.
SİVİL MİMARİ
MEDRESELER
Medrese; Müslüman ülkelerde orta ve yükseköğrenimin yapıldığı eğitim kurumlarının
genel adıdır.
Karahanlılar Dönemi'nde ilk medrese Tuğbaç Buğra Han tarafından yaptırılmıştır.
Günümüzde harabe durumunda olup, yapı malzemesinin tuğla olduğu görülmektedir.
Gazneliler Dönemi'nde de medreselerin kurulmasına devam edilmiştir ancak günümüze gelebilen örnek yoktur.
Memlükler Dönemi'nde medreseler genellikle külliyenin bir parçası olarak karşımıza çıkar. Sultan Hasan Medresesi (Kahire-Mısır), dört eyvanlı bir plana sahiptir.
Eyvanlar avlunun dört bir yanındadır ve öğrenci odası görevini üstlenir.
Büyük Selçuklular kendilerinden önceki eğitim kurumlarını örnek olarak ileri düzeyde bir eğitim sistemi oluşturdular. Devlet memurları medreselerde yetiştirilmiştir.
Anadolu’da Türkiye Selçuklu Döneminde Kurulan Medreselerden Bazıları
KONYA KARATAY MEDRESESİ (1251): Kapalı avlulu medreselere örnektir.
Avluyu örten kubbenin tepe
ortası açık bırakılmıştır ve bunun tam
altına denk gelen yerde avlunun ortasına
bir havuz yapılmıştır.
SİVAS GÖK MEDRESE (1271): Açık avlulu medreselerin Anadolu’daki en güzel örneklerindendir. Portali
çok zengin bir taş işçiliğine sahiptir.
Beylikler Dönemi'nde de medreseler aynı Anadolu Selçuklularında olduğu gibi
açık ve kapalı avlulu medreseler olarak ikiye ayrılır ve plan olarak aynı özellikleri gösterir.
KARAMAN HATUNİYE MEDRESESİ (1382): Karamanoğulları Dönemi'ne aittir.
Revaklı avlunun iki yanında öğrenci odaları görevini üstlenen eyvanlar, girişin tam
karşısında ise ana eyvan vardır.
ERZURUM YAKUTİYE MEDRESESİ (1310): İlhanlılar tarafından yaptırılmıştır.
Kapalı avlulu medreselere örnektir. Portali dışa çıkıntılıdır.
Osmanlı Dönemi'nde; medrese planı olarak açık avlulu Selçuklu medreselerinin
planı uygulanmış olup, revaklı avlu ve ana eyvanın yerini alan büyük kubbeli adalar
yer almıştır.
İZNİK SÜLEYMAN PAŞA MEDRESESİ (1332): Osmanlıların ilk merkezi olan İznik’te,
Orhan Gazi’nin oğlu Süleyman Paşa
tarafından yaptırılmıştır. Avlusu “U” şeklinde
olup, etrafında kubbeli revaklar ve gerisinde
kubbeli öğrenci odaları sıralanmıştır.
İSTANBUL ŞEHZADE MEHMET MEDRESESİ (1545-1548): Medrese Şehzade
Cami’nin gerisinde yer alır. Avlunun üç yönünde kubbeli öğrenci odaları, güney yönünde ise büyük, kubbeli dershane odası vardır.
KERVANSARAYLAR (HANLAR-RİBATLAR)
Kervansaray; Orta Çağ Türk-İslam dünyasında ticari ve dinî amaçla seyahat eden
ve kervan adı verilen grupların konakladıkları mekânlardır.
Karahanlılar Dönemi'nde;
RİBAT-I MELİK (1068-1080): Karahanlılardan kalan en önemli mimari eserdir. Kerpiç
ve tuğla malzemeden yapılmıştır.
Gazneliler Dönemi'nde;Bilinen tek yapı Ribat-ı Mahi’dir. Gazne Sultanı Mahmut tarafından inşa ettirilmiş-
tir ve 1019-1020 yıllarına aittir.
Büyük Selçuklular'da;
RİBAT-I ŞERİF (1114-1115): Terken Hatun tarafından Nişabur-Merv yolu üzerine
yaptırılmıştır.
Türkiye (Anadolu) Selçuklu Dönemi'nde kervansaraylar mimari kuruluş açısından
üç tipte incelenir:
EVDİR HAN (1210-1219): Avlulu kervan saraylara örnek olan yapı, dikdörtgen planlı-
dır.
ŞEREFZA (ŞARAPSA) HAN (1236-1246): II. Gıyaseddin Keyhüsrev tarafından
yaptırılmıştır.
SULTAN HAN (1229): Anadolu Selçuklu Sultanı I. Alaaddin Keykubat tarafından
yaptırılmıştır.
Beylikler Dönemi'nde hanlar iki şekilde karşımıza çıkar. Bazıları şehir içi hanı,
bazıları ise kervan yolları üzerindeki menzil hanlarıdır.
BERGAMA TAŞ HAN (1432): Yaptıran kişi bilinmemektedir. Avlunun etrafından han
odaları sıralanmıştır.
Osmanlı Dönemi'nde ticaret yolları üzerinde
ve külliyeler içinde kervansaraylar ve
şehir içlerinde hanlar inşa edilmiştir.
EDİRNE RÜSTEM PAŞA KERVANSARAYI (1557-1560): Kanuni
Sultan Süleyman’ın sadrazamı Rüstem
Paşa tarafından Mimar Sinan’a
yaptırılmıştır.
BURSA EMİR HAN (1326-1360): Orhan Gazi döneminde inşa edilmiştir.
SARAYLAR
HAMAMLAR
Memlüklerde; su mimarisinin çok önemli bir grubunu hamamlar oluşturmaktadır
ancak çok azı günümüze ulaşabilmiştir ve yeterli bilgi yoktur.
Türkiye Selçukluları Dönemi'nde; Anadolu’daki
Antik Çağ hamamlarının temellerinden
yararlanarak ve yapılardan esinlenerek
yeni kaplıcalar inşa edilmiştir.
Osmanlı Dönemi'ne geldiğimizde; Selçuklu hamam tipinin tekrar edildiği ancak
16.yy. dan sonra İstanbul’da Mimar Sinan’ın değişik hamam planları denediğine tanık
oluyoruz.
ÇEŞMELER
SULTAN III. AHMET ÇEŞMESİ (1729): Dört köşesinde sebiller ve
cephelerinin ortasında çeşmeler yer
almıştır. Cephesinde mermer üzerine
altın yaldızlı kitabeler yer almıştır.
SELSEBİLLER: Genellikle köşk ve sarayların bahçelerinde görsel olarak güzellik sağlamak ve su sesiyle hoş bir ortam yaratmak amacıyla yapılan süslemeli su yapılarıdır.
HASTANELER (DAR’ÜŞ-ŞİFALAR) Dar’üş-şifa, şifahane olarak da bilinir. İslam ülkelerinde hastaların tedavi edildiği sağlık kurumları- dır. İslam devletlerinde ilk Dar’üş-şifa 707’de Şam’da Emevi Halifesi Velid bin Abdülmelik tarafından kuruldu.
KÜLLİYELER
Değişik fonksiyonlardaki birkaç yapının (cami, medrese, türbe, dar’üş-şifa gibi) bir arada yer alması ile oluşan yapılar topluluğudur. Genellikle cami etrafında yer alan yapılar grubudur.
Karahanlı ve Gazneli Dönemi'nde görülen ve Ribat olarak bilinen yapılar da çok fonksiyonludur.
14.yy.da
- İznik’te Orhan Gazi Külliyesi
- Bursa’da Orhan Gazi Külliyesi
- Bursa Hüdavendigar Külliyesi
15.yy.da
- Bursa Yeşil Cami Külliyesi
- Bursa Muradiye Külliyesi
- Edirne Muradiye Külliyesi
- Edirne Üç Şerefeli Cami ve Külliyesi
- Ankara Karacabey Külliyesi
16.yy.da
- İstanbul Bayezit Külliyesi
- İstanbul Yavuz Sultan Selim Külliyesi
- İstanbul Üsküdar Mihrimah Sultan Külliyesi
17.yy.da
- İstanbul Yeni Cami Külliyesi
- İstanbul Sultan Ahmet Külliyesi
- İstanbul Üsküdar Çinili Cami Külliyesi
- Ankara Nallıhan Nasuh Paşa Külliyesi
- Amasya/Merzifon Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Külliyesi
- Samsun Vezirköprü Fazıl Ahmet Paşa
18. yy.da
- İstanbul Damat İbrahim Paşa Külliyesi
- İstanbul Nuruosmaniye Cami Külliyesi
- Nevşehir Damat İbrahim Paşa Külliyesi de pek çok örnekten bir kaçıdır
- İstanbul Selimiye Külliyesi
- İstanbul Pertevniyal Valide Sultan Külliyesi
- Kütahya Molla Bey Külliyesi
- Altunizade İsmail Zühdü Paşa külliyeleri sayılabilir.
ASKERÎ MİMARİ
Askerî mimari olarak karşımıza çıkan
yapılar; kale, sur, burç, tersane, kule, hisar, kışla ve ordugâhlardır.
TÜRK İSLAM MİMARİSİNDE ETKİLİ OLAN MİMARLAR
MİMAR SİNAN (1489-1588)
MİMAR KEMALEDDİN (1870-1927)
VEDAT TEK (1873-1942)
2. ÜNİTE BİTTİ :))
BİRAZ UZUN OLDU AMA ÜNİTE 66 SAYFA:) SİZLER İÇİN EN İDEAL ÖZET BU OLACAĞINI DÜŞÜNDÜM İYİ ÇALIŞMALAR.
BİRAZ UZUN OLDU AMA ÜNİTE 66 SAYFA:) SİZLER İÇİN EN İDEAL ÖZET BU OLACAĞINI DÜŞÜNDÜM İYİ ÇALIŞMALAR.
ÇIKMIŞ SORULAR ÜZERİNDEN TESTLERİ ÇÖZMEYİ İHMAL ETMEYİNİZ...
0 Yorumlar