AOL EDEBİYAT 7 DERS ÖZETİ 3. ÜNİTE


3. ÜNİTE ŞİİR ÖZET

Saf Şiir 

En eski edebî türlerden biri olan şiirin günümüze kadar farklı tanımları yapılmıştır. Yüzyıllar boyunca işlev açısından da “toplum için sanat” anlayışıyla, sosyal hayata fayda sağlayacak bir araç gibi kabul görmüştür. 19. yüzyıl Fransız sembolist şairlerinin “Şiir kendisi için vardır.” anlayışını geliştirmeleri; şiiri düzyazıdan ayrı bir zeminde, musiki ile iç içe değerlendirme imkânı sağlamıştır. 

Saf şiir anlayışını benimseyen şairlerde “şiirin düşüncelerden çok kelimelerle yazılması gerektiği” inancı hâkimdir. İyi ve güzel eserler vermek için, biçim ve ahenk açısından mükemmel bir forma ulaşmaya çalışmışlardır. 

 Türk edebiyatında saf şiir anlayışı özellikle Fransız edebiyatından Paul Valery(Pol Valeri) , Stephan Mallarme (Stefan Malermö), Paul Verlaine (Pol Verleyn), Arthur Rimbaud (Artur Rimbo) gibi şairlerin ileri sürdüğü görüşler üzerine inşa edilmiştir. 

Yahya Kemal “deruni ahenk”, Ahmet Haşim ise “musiki ile söz arasında sözden ziyade musikiye yakın” ifadeleriyle saf şiir anlayışlarını ortaya koymuşlardır. 

Ahmet Hamdi Tanpınar, Cahit Sıtkı Tarancı, Ahmet Muhip Dıranas, Behçet Necatigil, Asaf Halet Çelebi, Necip Fazıl Kısakürek, Özdemir Asaf, Fazıl Hüsnü Dağlarca ve Ziya Osman Saba saf şiirin önemli temsilcileridir.

Cahit Sıtkı Tarancı (1910-1956) ESERLERİ: Ömrümde Sükût, Otuz Beş Yaş, Düşten Güzel, Sonrası, Ziya’ya Mektuplar, Gün Eksilmesin Penceremden.


Cumhuriyet Sonrası (1923-1960) Toplumcu Eğilimleri Yansıtan Şiir:

Cumhuriyet Dönemi Türk şiirindeki eğilimlerden biri toplumcu gerçekçi edebiyat anlayışıdır. Ağırlıklı olarak Marksist estetikten beslenen toplumcu gerçekçi anlayış, Türk edebiyatında ilk olarak Nazım Hikmet, Ercüment Behzat Lav ve İlhami Bekir Tez’in şiirlerinde görülür.

 Özellikle Nazım Hikmet’in açtığı yolda 1930’lardan itibaren toplumcu gerçekçi anlayış Türk edebiyatında yaygınlaşmaya başlar. 
“İşçilerin ve emekçilerin şairi olduğunu” söyleyen Nazım Hikmet’e göre sanat, toplumsal şartların belirlediği bir üretim biçimidir. 

 Türk edebiyatında Nazım Hikmet ve Ercüment Behzat Lav’ın şiirleri ile yaygın şekilde kullanılmaya başlamış, daha sonra Orhan Veli ve arkadaşlarının başlattığı “I. Yeni” akımıyla Türk şiirinde hâkim tarz hâline gelmiştir.

 Toplumcu gerçekçi şairlerin ortak özellikleri şunlardır:

  • Şiirde biçimden çok içeriğe önem vermişlerdir.
  • “Toplum için sanat” ilkesiyle eserlerini vermişlerdir
  • Serbest nazımla şiirlerini yazmışlardır.
  • Gelecekçilik (fütürizm) akımından etkilenmişlerdir.
  • Şairler, ideolojilerini şiirlerine yansıtmıştır. 
  • Yoksulluk, halkın sömürülüşü ve emperyalizm karşıtlığı, özgürlük isteği ve barış özlemi gibi temaları ele almışlardır.
  • Şairler daha çok söylev üslubuna benzer bir tonda, yüksek sesle ve marş olarak okunmaya uygun şiirler üretmişlerdir.
Nazım Hikmet Ran (1902-1963): Moskova’da fütürizm (gelecekçilik) akımıyla tanışmış ve özellikle Mayakovski’den etkilenmiş- tir. Türk dilinin zengin ses sisteminden ve ses uyumlarından yararlanarak Türk şiirine serbest nazmı getirmiştir. Öz, biçim ve tema bakımından yeni şiirleriyle serbest nazımla toplumcu gerçekçi şiirin ilk örneklerini vermiştir.  
ESERLERİ: Güneşi İçenlerin Türküsü, 835 Satır, Jokond ile Si-Ya-U, 1+1=Bir, Sesini Kaybeden Şehir, Benerci Kendini Niçin Öldürdü?, Taranta Babu’ya Mektuplar, Simavna Kadısı Oğlu Şeyh Bedrettin Destanı, Kurtuluş Savaşı Destanı, Memleketimden İnsan Manzaraları…


Millî Edebiyat Anlayışını Yansıtan Şiir 

  • Ali Canip, Ömer Seyfettin ve Ziya Gökalp gibi sanatçıların çabalarıyla Millî Edebiyat anlayışı ortaya çıkar. 
  •  Türkçülük ve milliyetçilik akımları etrafında meydana gelen bu edebiyat anlayışı dilde sadeleşme (millî dil), hece ölçüsünü kullanma (millî vezin), Anadolu insanının sorunlarını dile getirme (millî konular) anlayışına dayanmaktadır.
Cumhuriyet Dönemi’nde Millî Edebiyat zevk ve anlayışını devam ettiren şairlerin ortak özellikleri şunlardır:
  • Milliyetçilik ve Türkçülük akımından etkilenmişlerdir.
  • Hece ölçüsünü esas almışlardır.
  • Sade bir dille yazmışlar, mahallî söyleyişlere yer vermişlerdir.
  • Şiirlerinde söylev tarzı bir eda vardır.
  • Şiirleri lirik olduğu kadar didaktik özellik gösterir.
  • Memleket sevgisi, yurt güzellikleri, kahramanlık ve yiğitlik gibi temaları işlemişlerdir. 
Arif Nihat Asya (1904-1975) ESERLERİ: Bir Bayrak Rüzgâr Bekliyor, Kubbe-i Hadra, Rubâiyyat-ı Arif, Kökler ve Dallar, Dualar ve Âminler, Emzikler, Ses ve Toprak, Aynalarda Kalanlar, Kıbrıs Rubaileri, Yastığımın Rüyası, Ayetler... 

Garip Akımı (I. Yeni)


Garip akımı, Türk şiirine getirdiği yenilik ve değişikliklerle Cumhuriyet sonrası Türk şiirinin dönüm noktalarından biridir. 

Bu akım; Orhan Veli Kanık, Oktay Rifat Horozcu ve Melih Cevdet Anday’ın 1941 yılında birlikte yayımladıkları “Garip” adlı kitapla başlamıştır. 

Kendilerinden önceki şiir ve sanat anlayışını temelinden değiştirmeyi amaçlayan bir tavırla yeni ve alışılmadık bir şiir anlayışı ortaya koymuşlardır. 

Garipçiler; şiirde ölçü ve uyağa karşı çıkmışlar, şiir dilinde şairanelikten kaçınılmasını, edebî sanatlara başvurulmamasını savunmuşlardır. 

Garipçiler, gerçeküstücülük (sürrealizm) akımından etkilenmişlerdir. 

Garipçiler; yergi ve mizahtan yararlanarak sıradan insanların duygu ve düşüncelerini yapmacıksız ve doğal bir söyleyişle şiire taşımışlardır. Türk şiirini yıpranmış kalıplardan, klişe sözlerden kurtarıp sokağa, gerçek hayata taşımışlardır. 

Orhan Veli Kanık (1914-1950) ESERLERİ: Garip (Oktay Rifat ve Melih Cevdet’le birlikte), Vazgeçemediğim, Destan Gibi, Yenisi…

İkinci Yeni

İkinci Yeni hareketi, “Garip” akımına tepki olarak ortaya çıkmıştır. 1953’te ilk örnekleri verilen bu hareket 5-6 yıl sürmüş, 1960’a doğru etkinliğini kaybetmiştir. 

Turgut Uyar, Edip Cansever, Cemal Süreya, Ece Ayhan, İlhan Berk, Kemal Özer, Ülkü Tamer ve Sezai Karakoç bu hareketin önemli şairleridir. 

İkinci Yeniciler, “sanat için sanat” anlayışıyla hareket ederek toplumun seçkin bir tabakasına hitap eden şiirler yazmışlardır. 

Hem Garip akımına hem de toplumcu gerçekçi şiir anlayışına karşıdırlar. Temel gayeleri “saf şiir”e ulaşmaktır. 

İkinci Yeni şiirinin temel ilkeleri şunlardır: 
  • Sanat için sanat anlayışıyla eserler vermek
  • Halka değil, aydınlara seslenmek
  • Edebî sanatlara yer vermek
  • İmgeci bir şiir oluşturmak
  • Kelimelerin çağrışımına dayalı, soyut bir şiir dili oluşturmak
  • Halkın hayatından ve kültüründen uzaklaşmak
  • Konuşma diline, ortak dile sırt çevirmek
İlhan Berk (1918-1956) ESERLERİ: Galile Denizi, Çivi Yazısı, Otağ, Âşıkane, Taşbaskısı, Şenlikname, İstanbul Kitabı, Kitaplar Kitabı, Deniz Eskisi-Şiirin Gizli Tarihi, Galata, Avluya Düşen Gölge, Şeyler Kitabı Ev, Çok Yaşasın Sayılar; Şifalı Otlar Kitabı, Bir Uzun Adam, El Yazılarına Vuruyor Güneş, Poetika…

Dinî Değerleri, Geleneğe Duyarlığı ve Metafizik Anlayışı Öne Çıkaran Şiir

 Sezgicilik ve mistisizm akımlarının etkisiyle metafizik ve dinî konuları ele almışlardır.Geleneksel Türk-İslam kültür, sanat ve edebiyat birikimlerinden değişik şekillerde yararlanmışlardır. 

Necip Fazıl Kısakürek ve Asaf Hâlet Çelebi Cumhuriyet Dönemi Türk şiirinde dinî duyarlılıkları şiirine yoğun bir şekilde yansıtan ilk isimlerdir. Necip Fazıl, daha sonraki kuşak şairlerinden Sezai Karakoç, Cahit Zarifoğlu, Erdem Bayazıt, Ebubekir Eroğlu, İsmet Özel gibi şairler üzerinde de etkili olmuştur. 

Cahit Zarifoğlu (1940-1987) ESERLERİ: İşaret Çocukları, Yedi Güzel Adam, Menziller, Korku ve Yakarış; İns, Serçekuş, Ağaçkakanlar, Katıraslan, Yürek Dede ile Padişah, Motorlu Kuş… 

1960 Sonrası Toplumcu Eğilimleri Yansıtan Bir Şiir  

Türkiye’de 1940 sonrasında değişmeye başlayan sosyal ve siyasi hayat toplum ve birey üzerinde değişikliklere neden olur. Bu değişim, 1960 sonrasında hız kazanır. Özellikle siyasi hayattaki hareketlilik ve bu hareketliliğin getirdiği sosyal ve kültürel hayattaki problemler dönemin eserlerine yansır.

Türk şiiri 1960’lı yıllarda ülkedeki siyasi, ekonomik ve toplumsal gelişmelerin etkisiyle 1950’lerdeki İkinci Yeni şiir anlayışından uzaklaşır. 

“Ant, Devinim, Halkın Dostları, Gelecek, Yansıma” gibi dergilerde yazan Ataol Behramoğlu, İsmet Özel, Süreyya Berfe, Refik Durbaş, Nihat Behram, Kemal Özer, Gülten Akın gibi şairler bu anlayışla eserler vermeye başlarlar. “Toplum için sanat” anlayışıyla şiirlerini yazarlar. 

Ataol Behramoğlu (1942-1956) ESERLERİ: Bir Ermeni General, Bir Gün Mutlaka, Kuşatmada, Dörtlükler, Kızıma Mektuplar, Eski Nisan, Sevgilimsin, Aşk İki Kişiliktir, Bebeklerin Ulusu Yok, Yaşadıklarımdan Öğrendiğim Bir Şey Var; Yaşayan Bir Şiir, Kardeş Türküleri; Büyük Türk Şiiri Antolojisi (2 cilt)…

1980 sonrası Türk Şiiri 

 1980 sonrası Türk şiirinde ortak bir poetikası olan, belirli bir eğilim ya da edebî topluluk oluşmamış; yeni arayışlar içine giren şairler, şiirlerini bireysel olarak dergilerde yayımlamışlardır. Bu dönemde dergiler, Türk şiirinin gelişiminde önemli bir işleve sahiptir. 

Baki Asiltürk, “Türk Şiirinde 1980 Kuşağı” adlı kitabında 1980 sonrası şiiri şöyle tasnif eder: “İmgeci Şiir” , “Anlatımcı Şiir”, “Gelenekselci Şiir”, “ Toplumu Gerçekçi Şiir”, “Yeni Garipçi Şiir”, “Folklorik-Mitolojik Şiir”, “Metafizik Şiir”... 

Abdülkadir Budak, Adnan Özer, Haydar Ergülen, Hulki Aktunç, Hüseyin Atlansoy, Veysel Çolak, Küçük İskender, Lale Müldür, Metin Cengiz, Nevzat Çelik, Sedat Umran, Osman Konuk, Tuğrul Tanyol, Seyhan Erözçelik, Murathan Mungan 1980 sonrası Türk şiirinde öne çıkan şairlerdir. 

Haydar Ergülen (1956-…) ESERLERİ: Karşılığını Bulamamış Sorular, Sokak Prensesi, Sırat Şiirleri, Eskiden Terzi, Karton Valiz, Ölüm Bir Skandal, Nar: Toplu Şiirler I, Hafız ile Semender: Toplu Şiirler II, Üzgün Kediler Gazeli; Haziran, Tekrar, Üvey Sokak…

Bu geleneği sürdüren Âşık Veysel, Murat Çobanoğlu, Şeref Taşlıova, Âşık Feymani, Âşık Mahzuni ve Abdurrahim Karakoç gibi büyük halk ozanları yetişmiştir. Ayrıca Cumhuriyet Dönemi şairleri, halk şiiri geleneğinden beslenerek Türkçe güzel şiirler yazmışlardır. 



Kelimelerde Anlam Değişmeleri 

1. Anlam Genişlemesi(Çok Anlamlı Kelimeler): Bir kelimemin bir nesnenin, bir işin bir bölümünü ya da bir türünü gösterirken zamanla o nesnenin bütününü, bütün türlerini anlatır duruma gelmesine anlam genişlemesi denir.

2. Anlam Daralması: Bir kelimenin eskiden anlattığı nesnenin bir bölümünü, bir türünü karşılar duruma gelmesine denir.

3. Anlam Kayması (Başka Anlama Geçiş): Bir kelimenin başlangıçta karşıladığı anlamdan uzaklaşarak yeni bir anlamı karşılamasına denir. 

4. Anlam İyileşmesi: Bir kelimenin eskiden kötü bir anlamı varken zaman içinde daha iyi bir anlam kazanmasına denir.

5. Anlam Kötüleşmesi: Bir kelimenin eskiden iyi bir anlamı varken zaman içinde kötü bir anlam kazanmasına denir.


3. ÜNİTEDE BİTTİ :))

ÇIKMIŞ SORULAR ÜZERİNDEN TESTLERİ ÇÖZMEYİ İHMAL ETMEYİNİZ... 

Yorum Gönder

0 Yorumlar